27 Şubat 2013 Çarşamba

Gezginci Arıcılık

Arıcılık, Anadolu insanının bir geleneği olarak
ülkemizde çok eski dönemlerden beri yapılmaktadır.
Tarihsel bir geçmişe sahip olmasına
rağmen arıcılığın gelişmesi bilim ve teknolojideki
ilerlemelere bağlı olarak son yüzyılda olmuştur.
Bugünkü teknik anlamıyla başlı başına
tarımsal bir uğraş ve üretim dalı olan arıcılık,
belli amaçlar doğrultusunda “bal arılarını kullanabilme
ve yönetebilme sanatı” olarak tanımlanabilmektedir.


Dünyada arılı kovan sayısı yaklaşık 59 milyon,
bal üretimi ise 1.2 milyon ton civarındadır.
Çin yaklaşık 7 milyon arılı kovan varlığı ve
265 bin ton bal üretimi ile ilk sırada yer almaktadır.
Dünyada arılı kovan başına ortalama
bal üretimi 20 kg civarındayken bu rakam
Avustralya’da 64 kg, Kanada’da 60 kg, Çin’de
38 kg, Meksika’da 32 kg, Arjantin’de 30 kg,
Macaristan’da 26 kg ve Türkiye’de 16 kg dolayındadır.
Bu ülkeler dünyanın en çok bal ihraç
eden ülkeleri konumundadır. Son yıllarda
dünyada en çok bal ithal
eden başlıca ülkeler
ise Almanya, ABD,
Japonya, İngiltere,
İtalya, İsviçre, Norveç,
Fransa, Avusturya ve
bazı Avrupa ülkeleridir.
Almanya’nın yıllık
ithal ettiği bal miktarı
Türkiye’nin yıllık bal
üretiminden daha fazladır.

Temel arıcılık ürünleri
olan bal, balmumu,
polen, propolis, arı
sütü ve arı zehiri ülke
ekonomisine önemli
katkılar sağlamaktadır.
Uzak Doğu ülkeleri
başta olmak üzere
gelişmiş birçok ülkede
sağlıklı bir yaşam ve dengeli beslenmedeki
öneminden dolayı arıcılık ürünleri ile tedavi
yöntemlerine ağırlık verilmekte ve bu ürünlerden
tıp alanında etkin şekilde yararlanma
yoluna gidilmektedir.
Arıcılık, söz konusu avantajlarının yanı sıra bitkilerin
tozlaşmasında da etkin bir role sahiptir.
Doğada tozlaşma büyük oranda rüzgâr ve
böceklerle olmaktadır. Polen ve nektar toplamak
için çiçekleri ziyaret eden arılar, bitkilerin
döllenmesine yardımcı olmaktadır. Bu sayede
insan gıdasını oluşturan ürünlerin hem kalitelerinde
hem de verimlerinde artış sağlanmaktadır.
Öyle ki arıların sağladığı tozlaşma ile
elde edilen yıllık bitkisel ürün artışı, o üretim
sezonunda üretilen bal değerinin 50 katını geçebilmektedir.
Türkiye 4.888.961 adet koloni varlığı ile dünyada
ikinci sırada yer almaktadır. Özellikle
81.364 ton bal ve yaklaşık 4539 ton balmumu
üretimi(TÜİK,2008) ile arıcılık, ülke ekonomisine
önemli katkılar sağlamaktadır. Uygun
coğrafik yapısı, iklim ve bitki örtüsü ile arıcılık
için önemli bir potansiyele sahip olan Türkiye,
özellikle Avrupa ile Asya arasında doğal bir
köprü oluşturmakta ve bal arıları için önemli
bir gen merkezi olma özelliği taşımaktadır. Ancak
mevcut avantajlarına rağmen Türkiye’de
arıcılık oldukça karmaşık ve dağınık bir yapıdadır.
Kaynakların etkin değerlendirilmemesi
nedeniyle her yıl binlerce ton nektar bala dönüşmeden
yok olmaktadır. Bu durum sadece
bölgesel düzeyde değil ülke bazında da ele
alınması gereken önemli sorunlardan biridir.
Arıcılıkta gelişmiş ülkeler 1960’lı yıllardan
günümüze kadar birim alandan daha etkin
biçimde yararlanma yoluna gitmiş; böylece
koloni varlığı giderek azaltılırken koloni başına
ortalama verim de artış sağlanmıştır. Diğer
yandan Türkiye’nin de yer aldığı gelişmekte
olan ülkelerde ise koloni varlığı artırılırken koloni
başına düşen ortalama verimde artış sağlanamamıştır.
Son 10 yıl içerisinde Türkiye’de
modern kovan sayısındaki artışa rağmen kovan
başına ortalama bal verimi 16 kg düzeyinde
kalmıştır. Ayrıca teknik arı yetiştiriciliğinin
önemli unsurlarından olan doğal çayır- mera
alanları ile orman alanları gibi bitki örtüsünün
azalması, tarım alanlarında zamansız ve denetimsiz
pestisit kullanılması nektar kaynaklarının
yok olmasına neden olmuştur. Bunun
sonucunda son yıllarda koloni başına düşen
ortalama bal verimi azalmış ve gezginci arıcılığın
daha yoğun olarak yapılması gereği ortaya
çıkmıştır.
Bir koloniden daha fazla ürün alabilmek ve
bitkilerde tozlaşmayı sağlamak amacıyla kovanların
bir yerden başka bir yere taşınmasına
“gezginci arıcılık” denmektedir. Arıcılık yapılan
bir bölgede, çiçeklenmesi kısa süren az sayıda
ballı bitki var ise gezginci arıcılık yapılması ve
kovanların nektar ve polen kaynakları yönünden
zengin başka yerlere taşınması gerekir.
Gezginci arıcılık sayesinde değişik zamanlarda
değişik bitkilerden yararlanılarak daha fazla
ürün almak mümkündür. Gezginci arıcılıkta
kovanların taşınması, ilkbahar sonu ile yaz
başlangıcında sahil ve ovalardan yüksek yaylalara; yaz sonu ve sonbaharda ise çam balı
üretim alanları ile sahil bölgelerine olmaktadır.
Teknik kurallara göre hareket eden arıcıların,
daha kazançlı bir üretim sezonu geçirebilmesi
için bölgelerdeki ana nektar akımı dönemini
etkin bir biçimde değerlendirmesi gerekmektedir.
Çünkü arıcılıktan daha fazla gelir elde
edilmesini sağlayan ve koloninin gücü ve aktivitesi
ile ortaya çıkan verimlilik, bitkisel kaynaklara
dayalı olduğu kadar kolonilerin bu
bölgelerde kontrollü bir biçimde gezdirilmesine
de bağlıdır. Ülkemizde arıcılık faaliyetini
yürütürken gezginci arıcıların, konaklama, güvenlik,
ürünlerin pazarlanması, damızlık ana
arı temini, hastalıklarla mücadelenin bilinmemesi
ve kışlatma gibi sorunlarla karşılaştıkları
bilinmektedir.
Gezginci arıcılıkta amaç daha fazla ürün almak
olduğu için, konaklama yerinin seçimi
önem kazanmaktadır. Uygun konaklama yerinin
seçiminden sonra konaklama izni, süresi
ve ücreti arıcılar için sorun olmaktadır. Gezginci
arıcılar gittikleri bazı köylerde az miktarda
koloni bulunduğu halde köye alınmamaktadır.
Yine fazla konaklama ücreti isteyen bazı
muhtarlar sınırlı miktardaki köy arazisine fazla
miktarda arıcı almaktadır. Bu şekilde, bir yerde
doğal kaynaklar heba olup giderken bir yerde
de koloni yoğunluğu nedeniyle verim düşüklüğü
yaşanmaktadır. Yine arıcıların bütün yıl
sıkıntı çekerek ürettikleri ürünlerinin pazarda
gerçek değerinde satılamaması ve ürünlerini
satacak bir kurum ya da kuruluş bulamamaları
da önemli bir sorundur.
Gezginci arıcılık sabit arıcılığa oranla daha
fazla gelir getirmektedir. Ancak denetimsiz yapılan
gezginci arıcılık, bölgelerde denetimsiz
melezlemelere ve saf ekotiplerin kaybolmasına
neden olmaktadır. Bununla birlikte gen
kaynaklarının korunması için en azından arı
hareketlerinin kolayca kontrol edilebileceği
bazı bölgelerin “izole alan” olarak ayrılması
kaçınılmaz görünmektedir.
Arıcılık için değerli nektar kaynağı olan ve iyi
kalite bal veren bitkiler kültür bitkileri, doğada
kendiliğinden yetişen bitkiler ve ağaçlar
ile çalılar olmak üzere üç grupta toplanabilir.
Nektar ve polen kaynaklarının seçiminde, bitkinin
verdiği nektar miktarı, çiçeklenme süresi
ve bulunma yoğunlukları önem taşımaktadır.
Yonca, korunga, fiğ, üçgül, kekik, adaçayı,
geven, karagan (karabaş), kuşdili, ballıbaba,
pamukluk, püren, hardal, oğul otu, pamuk,
ayçiçeği, kestane, ıhlamur, akasya, okalüptus,
turunçgiller, elma ve badem arıcılık yönünden
önemli bitki türlerinden bazılarıdır.
Bitkinin çiçeklenme zamanı; güneş ışığı, hava
sıcaklığı, nem, toprak yapısı gibi genetik ve
çevresel faktörlerden etkilenmektedir. Arıcılıkta
söz konusu faktörlerin belirlenmesi ve
üretimin buna göre programlanması
yetiştiriciliğin
karlılığı açısından büyük
önem taşımaktadır. Nektar
verimi bakımından bitki
türleri arasında önemli farlılıklar
bulunmaktadır. Arı
yetiştiriciliğinde bal verimi
ve kalitesini artıracak bitki
türlerinin bulunduğu bölgelerin
saptanması ve gezginci
arıcıların söz konusu
bölgelere yönlendirilmesi
gerekmektedir.
Türkiye’de gezginci arıcılar
üretim sezonu içerisinde
Ege, Akdeniz ve Karadeniz
Bölgesi’nden başlayarak
Orta ve Doğu Anadolu’ya
 doğru hareket etmekte; bu bölgelerden de
tekrar Ege Bölgesi’ndeki çam balı alanlarına
ya da mevsimsel koşulların daha uygun olduğu
bölgelere gitmektedirler. Gezginci arıcılık
göz önüne alındığında Ordu ili arıcılarının büyük
bir kısmı bölgenin doğal floristik yapısına
ve çiçeklenme zamanına bağlı olarak Mayıs
ayı sonlarına doğru bölgeler arası hareket
halinde oldukları bilinmektedir. Ordu ili bal
üretiminin %80’inini Ordulu gezginci arıcılar
sağlamaktadır. Üretim özellikle Doğu Anadolu
bölgesinden başlayarak çam balı üretim alanlarında
sezonu sona erdirmektedirler. 323.901
adet koloni varlığına sahip olan Ordu ilinde
ortalama bal üretimi 9.203 ton koloni başına
verim ise 28,40.kg civarındadır(TÜİK,2008).
Üretimde verimlilik olarak nitelendirilen koloni
başına bal üretimi Türkiye ortalamasının
üstündedir.
Gezginci arıcılık sayesinde de hastalık ve zararlıların
ülke içindeki hızlı yayılışında önemli
bir etkendir. Türkiye genelinde hastalık ve parazit
bulaşmamış bölgemiz kalmamıştır. Arıcılarımız
hala bilinçsiz ve zamansız ilaçlamalar
yapılmaktadır. Bu konuda daha etkili eğitim
çalışmaları yapılmalıdır. Arıcılarımızın birçoğu
rasgele ve ruhsatsız ilaçlar kullanmaktadırlar.
Bunlar da balın pazarlanmasında ciddi sıkıntılara
sebep olmaktadır. Arıcılarımızın mutlaka
zamanında, uygun dozda ve ruhsatlı ilaçlar
kullanarak ilaçlama yapmalıdırlar.
Sonuç olarak arıcılar yörenin bitki örtüsünü
tanımalı, çiçeklenme ve ana nektar akım döneminin
başlangıcını, süresini ve nektar akım
miktarını iyi bilmelidir. Daha fazla miktarda
ürün elde edebilmek için koloni gücü ile çalışkanlığının
yanında bitki çeşitliliği ve bolluğu
da oldukça önemlidir. Bölgesel hareketler içerisinde
olan gezginci arıcıların tercih edecekleri
bölgenin arıcılığa uygunluğu ile yörenin
kapasitesinin belirlenmesi her türlü kaynaktan
daha etkin bir şekilde faydalanmaya olanak
sağlayacaktır. Bu durum arıcılıkta bal olarak
bilinen verimliliği de doğrudan etkileyecektir.
Ülkemizin değişik coğrafik bölgelerindeki nektar
ve polen kaynağı bitkileri tespit ederek flora
haritasının mutlaka çıkartılması ve bu flora
yapısına göre sabit veya gezginci arıcılık yapılacak
yörelerin belirlenmesi, flora durumuna
göre uygun arı ırkı ve koloni miktarının tespit
edilmesi ve bu esaslara göre de gezginci veya
sabit arıcılığın uygulanması gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

....

..............................