4 Mart 2013 Pazartesi

AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ VE TÜRKİYE’DE ARICILIK


Son yıllarda arıcılık sektörü dünyada ve Türkiye’de kırsal alanda
yaşayan gençlere istihdam olanağı yaratabilecek, başlangıçta çok
büyük miktarda yatırıma gereksinim duyulmadan yapılabilen, kısa
sürede kendisini geriye ödeyebilen, arı ürünlerinin çeşitliliği nedeniyle
giderek talebi yükselen ve üretici ülkeler için önemli bir döviz
kaynağı yaratan sektör olma yolundadır.

Bal ve diğer arı ürünleri dünyada da hızla büyüyen ürünler
grubuna girmektedir. Kırsal kalkınmada ve hayvancılık dalları arasında
önemi giderek artan arıcılık faaliyetinde halen kaliteli ve güvenilir
bal üretiminden sağımına kadar farklı sorunlar ile karşılaşılabilmektedir.
Bu sorunlar dünya bal üretimi açısından dördüncü sırada
bulunan ve dünya çam balı üretiminin %90’ından fazlasını sağlayan
Türkiye’yi bal dışsatımı açısından darboğaza sokmakta, zengin
flora kaynakları sonucu bal çeşitliliği olmasına rağmen, bal dışsatım
potansiyelinin gereğince değerlendirilememesine neden olmaktadır.
Arıcılık faaliyeti arı ürünleri üretiminin çeşitliliği nedeniyle,
dünyada gerek gelişmiş ülkelerde, gerekse gelişmekte olan ülkelerde
hızlı gelişme trendi gösteren bir faaliyettir. Balın ve diğer arı
ürünlerinin insan sağlığına olan katkılarının son yıllarda daha iyi anlaşılması,
gerek gıda ve gerekse tedavi ve kozmetik amacıyla kullanım
alanlarının yaygınlaşması, arıcılığı gelişmiş ülkelerde bal dışında
diğer arı ürünlerinin üretilmesi ile karlılığının arttığının görülmesi
sektörü giderek ön plana çıkarmaktadır.
Arıcılık faaliyeti, Avrupa’da genellikle geleneksel bir uğraşı;
İspanya, Polonya, Macaristan, Yunanistan ve Türkiye gibi ülkelerde
üretici gelirini artırıcı bir araç; Uzak doğu, Orta ve Güney Amerika ve
Afrika ülkelerinde önemli bir dış gelir kaynağı, ABD, Kanada, Japonya
gibi ülkelerde ise ağırlıklı olarak bitkisel tozlaşmaya katkı sağlayan
bir faaliyet olarak değerlendirilmektedir (Vural, 2008).
Avrupa Birliği ve Türkiye’de Koloni Sayıları, Bal Üretimleri
ve Bal Verimlerindeki Değişimler
AB-27 ülkelerinde son 20 yılda koloni sayısında önemli bir
değişim olmamasına karşılık toplam bal üretimi 150 bin tonlardan
200 bin tonlara, bunun paralelinde koloni başına bal verimleri de 13
kg lardan 18 kg lara yükselmiştir. Türkiye’de ise son 20 yılda 2 milyondan
fazla koloni artışı sağlanmış, bu paralelde toplam bal üretimi
de 30 bin ton artış göstermiş olmasına rağmen koloni başına bal
veriminde zaman zaman artışlar olsa da önemli bir değişiklik görülmemiştir
(Grafik 1, Grafik 2, Grafik 3).

Türkiye, 1990 yılında AB-27 ülkeleri toplam koloni sayısının
yaklaşık % 30’u kadar koloni varlığına sahip durumda iken, 2009 yılına
gelindiğinde bu oran yaklaşık % 50’ye kadar yükselmiştir. Buna
karşılık, 1990 yılında AB-27 ülkeleri toplam bal üretiminin yaklaşık
% 30’u kadar bir üretim gerçekleştirirken, 2009 yılına gelindiğinde
bu oran ancak yaklaşık % 40’a kadar yükselebilmiş, koloni başına
ortalama bal veriminde ise geride kalmıştır (Grafik 1, Grafik 2, Grafik
3.).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

....

..............................