Arıcılık faaliyetleri sonucu, insan sağlığı açısından çok önemli
ürünler üretilmektedir. Arıcılık ürünlerinin tedavi amacıyla kullanılması
çok eski zamanlara dayanmakla birlikte, bu konuda araştırmaların
yapılması ve apiterapi merkezlerinin kurulmasıyla günümüzde
de güncelliğini korumaktadır. Son yıllarda dünyada özellikle
Çin’de “Apiterapi” adı verilen arı ürünleri ile tedavi yöntemleri hızlı
bir gelişme göstermiştir. Ülkemizde ise arı ürünlerinin sağlığa faydalı
olduğu bilinmekle birlikte bu ürünlerin tıbbi özellikleriyle ilgili
yeterli araştırmalar yapılmamıştır. Bal, polen, propolis, arısütü, arı
zehiri gibi arıcılık ürünler gelişmiş ülkelerde çeşitli hastalıkların tedavisinde
kullanılmaktadır.
Bu ürünlerden propolis, anti bakteriyel,
arısütü, zengin enerji besin ve hormon kaynağı olarak bilinmekte ve
besleyici değeri yüksek olan bal ve polen de yine bir grup hastalık ve
enfeksiyonların tedavisinde kullanılmaktadır.
Bal
Bitkilerin çiçeklerinde bulunan nektarların veya bitkilerin
canlı kısımlarıyla bazı eş kanatlı böceklerin salgıladıkları tatlı maddelerin
bal arıları tarafından toplanması, vücutlarında bileşimlerinin
değiştirilip petek gözlerine depo edilmesi ve buralarda olgunlaşması
sonucunda meydana gelen koyu kıvamda tatlı bir üründür
bal.(1) Balın rengi, açık sarıdan koyu esmere kadar değişiklik göstermektedir.
Bunun yanında koyu renkli balların açık renkli ballardan
daha fazla mineral madde içeriğine sahip asidik yapıda olup bileşimi
alındığı kaynağın cinsine, üretim dönemine ve üretim yöntemine
göre farklılık gösterebilir.(2) Balın içeriğinde % 79.59 oranında
şekerler, % 0.57 oranında asitler, % 0.26 oranında protein, %
0.17 oranında mineral maddeler ve % 2.21 oranında şeker alkolleri,
taneninler, asetik kolin, enzimler, vitaminler pigment, aroma ve
tat maddeleri bulunduğu görülmektedir (3) Bal temel olarak besin
maddesi ve enerji kaynağı olarak kullanılmakta bunun yani sıra insan
sağlığı bakımından da önem taşımakta çeşitli hastalıkların tedavisinde
kullanılmaktadır. Balın mide ve bağırsaklar üzerine olan
iyileştirici etkisi bugün çoğu kimse tarafından kabul edilmektedir.
Balda bulunan enzimler insanlarda biyokimyasal süreci organize
eder, yönetir, düzene koyar ve hastalıkları kısa sürede iyileştirir.
Balda ayrıca vücutta az miktarda üretilen rhonin maddesi bulunmakta
olup bu madde karaciğer yağ metabolizmasını ayarlamakta
ve bu organın yağ bağlamasını önlemektedir. (4)
Amerikan Dental Araştırmalar birliğinin İllinois Chicago da
düzenledikleri’ Oral sağlık için yayarlı yiyecekler ‘’ konulu sempozyumda,
balın diş çürüğünü önlediğini ortaya koymuştur.(3) Yen Zellenda
Waikata Üniversitesi Biyokimya uzmanı bal araştırmaları ünitesi
başkanı Peter Molan diş çürüğünden sorumlu olan bakterilerden
Streptococcus mitis, Streptococcus sabrinus ve Lactobacillus
casii’nin ürettikleri asit miktarını balın önemli ölçüde azatlığını belirtmiştir.(
5)
Bal kronik sindirim sistemi hastalıklarından özellikle ülser ve
hazımsızlığa çocuklarda ise bakteriyel gastroenteritis’e karşı etkili
bir şekilde iyileştirici amacıyla kullanılmaktadır Bal anti bakteriyel
özelliği ile ağız, boğaz ve bronş enfeksiyonlarına karşıda kullanılmaktadır.
Bunların yanında bal cildi besleyici ve nemlendirici krem
olarak çeşitli ülser, yara ve yanıklara karşı ilaçlarla beraber destekleyici
olarak kullanılmaktadır. Balın şeker hastaları için uygun olduğu
bilinir ancak bal yüksek şeker içeriğine sahiptir. Bununla birlikte şeker
hastaları için şekerli bir üründen daha iyi olduğu bildirilmiştir
Eşit kaloriye sahip diğer gıdalarla bal karşılaştırıldığında balın
daha az insülin içerdiği ancak tüketildikten kısa bir süre sonra
kandaki şeker oranının aynı veya biraz daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
Bal ve aynı miktarda sukroz tüketimi karşılaştırıldığında kan
şeker oranının bal tüketimiyle daha düşük olduğu belirlenmiştir
Bal böbrek fonksiyonlarını düzenleyici, uykusuzluğu giderici,
ateş düşürücü etkileri bulunmakta, kalp, dolaşım sistemi hastalıkları,
karaciğer rahatsızlıklarına karşı etkili olup, nekahet durumundaki
hastalara % 20-40 ballı su solüsyonu enjekte edildikten
sonra genel durumun iyileştirdiği bildirilmektedir. Bal bunların yanında,
-Kan yapıcı özelliği ile hastalık sonrası kişilere kuvvet verir
-İçermiş olduğu vitamin ve minerallerle iştahı açar ve zindelik verir.
-Dişleri ve diş etini mikroptan korur ve ağızdaki yaraları tedavi eder.
-Sıcak bal şerbeti kabızlığı giderir.
-Soğuk bal şerbeti kısa sürede ishali önler.
-İçerdiği enzimler nedeni ile ılık bal şerbetinin zayıflatıcı özelliği bulunmaktadır.
-İdrar yollarını temizleyerek iltihabı giderir.
- Şerbeti karın ağrısını kısa sürede dindirir.
-Limonla karıştırılıp içilirse nezle gibi üst solunun yolu hastalıklarına
iyi gelir.
-Süzme olarak cilde sürüldüğünde cildi yumuşatır ve güzelleştirir.
- Emilimi kolay olduğundan kısa sürede kana geçer ve midedeki fazlalıkların
dışarı atılmasını sağlar.
-Balda bulunan şekerler oksijen ile reaksiyona girdiğinde tam yanma
meydana geldiğinden kanda daha az atık madde bırakmaktadır.
Bu da kalbe ve damarlara faydalıdır
Polen
Polen çiçekli bitkilerde, çiçeklerin erkek organlarının (stamen)
üst kısmında bulunan antenlerin içindeki polen kesecikleri
içerisinde yer alan erkek hücre taşıyan buruşuk, dikenli, yağlı ve yapışkan
yapıda olup bal arısı tarafından toplanan kurutulmuş çiçek
tozlarıdır. Polen arıların büyüyüp gelişmelerini tamamlamaları, salgı
bezlerinin gelişmesi için gerekli olan başlıca protein kaynağıdır.
Polen olmadığı takdirde koloninin yavru yetiştirip hayatını devam
ettirmesi imkânsızdır. Polenin bileşimi bitkisel kaynaklara ve üretim
yöntemine göre farklılık arz etmekte olup polenin bileşiminde değişik
oranlarda mineral maddeler, karbonhidratlar, protein ve lipitler
bulunmaktadır.
Yapılan bir çalışmada polen ince bağırsak mukozasında dolaşımı
hareketlendirerek tüketimi takip eden 20 dakika sonrası bağırsak
çıdarının bağışıklılık sistemini etkilemektedir( 3 ). Polen besin
değeri bakımından, diğer tarımsal ürünlerle karşılaştırılmış ve
domates, kabak, fasulye, elma, ekmek ve ete göre daha fazla oranda
protein, Fe, tiamin, riboflavin, niacin içerdiği bildirilmiştir(6).
Polen, polen alerjisi olan kişilerin tedavisinde büyük bir kaynak olarak,
tıpta ayrıca prostat hastalıklarının tedavisinde kullanılmakta
olup polen kullanımı aşağıdaki yararları sağlamaktadır(6).
- Yüksek performans sağlar.
- Anabolik etkileri (32 gr ve üstü tüketimlerde) yani kas-adale yapıcı
ve güçlendirici özelliği vardır.
- Büyüme çağındakilerin ihtiyaç duydukları tüm esansiyelleri barındırır.
- İçerdiği Flavonoidler en yakın takipçilerinden 200 kat fazla antioksidan
özellik taşır.
- Çok zengin bir aminoasit ve protein kaynağıdır.
- Protein kalitesi yüksektir.
- B Kompleks vitaminleri yönünden çok zengin olup bir çay kaşığı
kadar polen organik ve doğal bir arı ürünü olarak metabolizmanın
tüm B vitaminleri ihtiyacını karşılar.
- Günde iki-üç tatlı kaşığı(10-15 gr.)tüketimde ise tüm vitaminlerden
yeterli ve yararlı düzeylerde alınmış olur, ancak C vitamini yönünden
zayıf içeriklidir.
- Tam bir mineral deposu olup insana gerekli tüm mineralleri yoğun
miktarlarda içerir.
- Her gün düzenli 10-15 gr kullanımla sağlığımıza faydalı ve yeterli
olacak, organik-doğal ve zengin bir vitamin ve mineral desteği
sağlayacaktır.
Arı sütü
Arı sütü 6 ila 15 günlük işçi arıların yutak üştü sağlı bezlerinden
salgıladıkları bir madde olup(1), ana arı gözlerine aşılanan larvaların
beslenmesine yarayan, ancak ana arı gözlerine aşılama yapıldıktan
sonra 36-48 saat zarfında toplanan pelte kıvamında, kemik
renginde, kendine has bir kokuya ve yakıcı bir tada sahip maddedir.
Arı sütünün kompozisyonu, arıların doğal beslenmesine,
mevsime ve larvanın yaşına, üretim yöntemine göre değişmektedir.
Suda eriyen pH ‘si 3-5 olan arı sütünün yapısında proteinler, lipitler,
karbonhidratlar bulunmaktadır. Dinçlik, zindelik sağladığı,
hücre yenilemesine katkıda
bulunduğu düşüncesi
nedeniyle, insanlar
tarafından yaygın olarak
tüketilen arı sütünün çok
düşük miktarlarda, protein,
neopterin,biopterin,
ksantopterin gibi biyolojik aktif maddeler ile hormonlar içerdiği bildirilmiştir.
Arı sütü en fazla bronş astımı, damar sertliği, mide ve bağırsak
hastalıkları, romatizma gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır.
Bunların yanında yüksek tansiyonu önleyici, böbrek
ve idrar yolu rahatsızlıklarını düzenleyici özellikleri vardır. Arı sütü
zihinsel ve bedensel yorgunlukların giderilmesine karşı ve ciltteki
kırışıklık ve sivilcelere karşıda etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Arı
sütünün kandaki kolesterol, toplam lipit, fosfolipit, trigliserid, â -lipoprotein
seviyelerini düşürmekte, tansiyon düşürücü ve damar genişletici
aktivitesi bulunmakta, insülin benzeri peptidleri içermesi
nedeniyle hipoglisemik (Kan sekerini düşürücü) ve immünolojik
etkisi bulunmaktadır. Bunların yanında cilt ve saç hastalıklarındaki
tedavi edici, cinsel fonksiyonları düzenleyici etkileri bulunmakta ve
hücre onarıcı ve gençleştirici etkilere sahip bulunmakta olup tüketicilerin
gördükleri yararlardan bazıları şunlardır.(7)
- Genel Performansı artırır.
- A, D, E, K, H ve B-Kompleks (9 tane B Vitamini çeşidinin hepsini) Vitaminlerini
içerir. C vitamini ise eser miktardadır.
- 22 farklı esansiyel aminoasit içerir. Özellikle büyüme çağında olanlar,
sporcular, performanslı yaşam sürmek isteyenler için önemli
bir katkıdır.
- Hastalıklara karşı direnci artırıcı, kansere karşı koruyucu antioksidan
özelliğe sahiptir.
- Kalp-Damar Sistemini güçlendirir. Cerrahi müdahale geçirmiş
olanlar ile kalp hastalıklarından dolayı tedavi görenlere küçük
dozlar kullanmaları şartıyla tavsiye edilir.
- Hafızayı güçlendirir, unutkanlığı giderir.
- Alzheimer ile mücadelede etkin bir destektir.
- Bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Doğal ve güçlü antidepresandır.
- Hücrelerin yenilenmesini hızlandırır ve tetikler, böylece yaşamın
tazelenmesini getirir.
- Deri problemlerini gidericidir. Teni güçlendirir ve görünümünü
taze tutar.
- Dengeleyici olup hareketli ve performanslı yaşama ve egzersize
metabolik motivasyon sağlar.
- Anne karnından büyüme çağına zihinsel gelişime önemli katkı
sağlar.
- Zindelik vericidir.
- Yoğun antibiyotik kullanıcılarını destekleyici besin olarak takviye
eder.
- Hastalara rahatlatıcı etki verir.
- Fizik kondisyonu artırır ve korur.
- Uzun süreli idmanlar için önemli bir destektir.
- Anti bakteriyeldir.
- Sperm sayı ve kalitesinin artışının sağlar, böylece çocuk sahibi olmayı
kolaylaştırır.
- Uyku düzensizliğini giderir.
- Adale ve kas problemlerinin giderilmesine katkı sağlar.
- Kollestrol seviyesini kontrol altında tutar.
- Kemoterapi ve Radyoterapinin güçlü yan etkilerine karşı beden direncini
artırır.
- Tanımlanamayan, taklidi yapılamayan ancak olumlu olağanüstü
etkileri gözlenen bazı içeriklere sahiptir.
- Yorgunluk, halsizlik, bitkinlik ve çalışma isteksizliklerini gidererek
organizmaya aktivite kazandırır.
- Sporcuların harcadıkları aşırı enerjiyi dengeler, yarışma önceleri
yapılan kürlerle vücuda mukavemet ve aktivite kazandırarak sporcunun
öz enerjisini en rantabl bir şekilde kullanması için beyinbeden
uyumunu sağlar.
- Yaşlılıkla oluşan damar sertliğinin tedavisi, bitkinlik ve yaşama isteksizlikleri
ile kandaki kolesterol-lipid seviyesinin ayarlanmasında
yardımcı olur.
-Anemi (kansızlık) ve ağır kan kayıplarında organizmanın yeterli
kan üretimini sağlar.
-Hastalıkların ve ameliyatların iyileşme dönemlerinin çabuklaştırılması
ile zafiyetlerde, nekahet dönemlerinde vücudun gıda rejimini
desteklemek amacıyla kullanılmaktadır.
Arı zehiri
Arı zehiri, Arıların zehir torbasında oluşan ve içerisinde
başlıca mellitin, apamin, MCD- peptidi, histamin, hyaluronidaz,
fosfolipaz- A2 bulunan, keskin kokulu, acı tad da, sarımtırak renkte,
sıvı, hava ile temasında çabuk kuruyup kristalize olan bir maddedir.
Arı zehiri, arılarda zehir torbasına bir kanal ile bağlanan, asit
ve alkali salgı bezlerinde üretilerek zehir torbasında depolanır. Bu
salgı arı soktuğu zaman iğne içerisindeki zehir kanalından sokulan
kimseye enjekte edilir. Yeni ergin hale gelmiş bir günlük arılarda bir
miktar arı zehiri mevcut olmasına rağmen, bu dönemde iğnenin henüz
sert olmaması nedeniyle sokamazlar. İkinci günden itibaren asit
salgı bezinin aktivitesi artar ve 16- 19 günlük arılarda arı zehiri üretimi
en yüksek seviyeye ulaşır. Bir arıdaki zehir miktarı mevsime ve
arının yapısına göre 0.05-0.3 μl/ari olacak şekilde değişiklik gösterir.
Avrupa’da uzun yıllar arı zehiri, eklem rahatsızlıklarında, özellikle
romatizmal hastalıklarda kullanılmaktadır, Ayrıca gribal enfeksiyonlarda
ve ortopedik hastalıklara karşı kullanılmakta, iltihap kurutucu
ve analjezik (ağrı kesici) etkileri bulunmaktadır. Amerikan Apiterapi
Birliği, günümüzde mafsal iltihabı (arterit), doku sertleşmesi,
deri veremi, yaşlılarda görülen deri sertleşmesi, kronik yorgunluk
sendromu, yara izi, deri kanseri, ekzema gibi hastalıkların tedavisinin
arı zehiri ile yapıldığını bildirmiştir. Bunların yanında, arı zehiri,
epilepsiye, bazı kanser çeşitlerine ve boğaz enfeksiyonlarına, migrene,
kolesterole, sinüzite, kansere, ülsere, astıma karşı tedavi amacıyla
kullanılmaktadır.
Balmumu
Bal mumu isçi arıların
12-18 günlük yaş dönemlerinde
4, 5, 6 ve 7. abdominal
segmentlerdeki mum
salgı bezlerinden salgılanan
bir maddedir. Rengi salgılandığı
anda beyaz olmasına
rağmen, daha sonra koyulaşarak
sarıya veya kahverengine
döner. Arılar bu maddeyi
yavru yetiştirmek, bal ve polen depolamak üzere gerekli depo
gözlerini örmek için salgılarlar. Günümüzde peteklerin balı süzüldükten
sonra geriye kalan örülmüş petek mumları eritilip yabancı
maddelerden ayrılarak tekrar arıcılıkta kullanılmaktadır Bal mumu,
arıcılık sektöründe temel petek yapımında, marangozculukta ağaçtan
yapılmış eşyaların parlatılmasında, parke verniği yapımında ve
boya endüstrisinde çeşitli amaçlarla kullanılır. Küçük heykel ve biblo
endüstrisinde, madeni kap ve şişe kapaklarının yapımında yine
bal mumundan yararlanılır. Ayrıca ışık kaynağı olan mum üretiminde,
parfümeri endüstrisinde, kozmetikte dudak boyası yapımında
kullanılır. Bunların yanında insan sağlığı açısından çeşitli merhem
türü ilaçların yapımında, ayrıca yüz kremlerinin yapımında ve dişçilik
alanında da bal mumunun kullanıldığı bildirilmektedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder