Kivi son 40–50 yılda adı en fazla duyulan ve üretimi hızla artan
meyve türlerinden birisidir. Kivi lezzeti, besleyici özellikleri, vitamin
zenginliği, işleme ve tüketim alternatifleri ile dikkati çekmiş,
Kivi taze tüketiminin yanında salata, pasta, marmelat yapımındada
kullanılmaktadır. Kivi meyvesinde yüksek oranda C vitamini
(100 – 300 mg / 100g) proteinler ile Ca, P, Fe gibi mineraller
bulunmaktadır. Yüksek besin değerinden dolayı kiviye sağlık meyvesi
adı verilmektedir (Eriş, 1989) .
Canlıların varlığı doğrudan veya dolaylı olarak bitkilere bağlı
olup, aralarında zamanla güçlü ortak organik bağlar kurulmuştur.
Genellikle bu ortaklık karşılıklıdır. Buna verilecek en güzel örneklerden
birisi; bal arısı ile bitkinin çiçekleri arasındaki ilişkilerdir. Çiçeklerin
tozlaşması için arılara, arıların da beslenmesi için çiçeklere ihtiyaçları
vardır. Arkeolojik bulgular da bu iki canlı grubunun birlikte
evrimleştiğini göstermektedir (Gemici ve ark., 1995).
Kaliteli ve yüksek verimli ürün elde etmek, modern meyve
yetiştiriciliğinin en önemli amacıdır. Bu amaçla, teknik işlemler
yanında, tozlanma ve döllenmeye ilişkin sorunların bilinmesi
ve bu sorunlara yönelik çözüm yollarının bulunması gerekmektedir.
Yabancı tozlanan bitkilerin hemen hemen tamamında, kendine
tozlanan bitkilerin ise birçoğunda arıların yapmış olduğu tozlaşma
hem verim artışına, hem de üründe kalitenin artmasına neden
olmaktadır. Aksi takdirde şekilsiz, çarpık, tatsız ve pazar değerleri
düşük meyveler oluşmaktadır (McGregor, 1976; Free,1993). Erselik
yapıda çiçeklere sahip olan üzümsü meyvelerde kaliteli ve fazla
meyve tutumu için tozlaşmanın çok iyi bir şekilde gerçekleşmesi
gerekmektedir.
Bal, balmumu, arısütü, arı zehiri ve propolis gibi gıda ve farmakolojik
değerleri çok yüksek olan ürünleri üreten bal arısı, bunlardan
çok daha önemli olan bitkilerdeki tozlaşmayı gerçekleştirerek
ürünün nicelik ve nitelik yönünden üstün olmasını sağlamaktadır
(Free, 1993). Tozlaşma, döllenmeyi sağlayan ilk hareket ve
ürün miktarını belirleyen en önemli faktörlerden biridir (McGregor,
1976; Free,1993; Eriş, 1989).
Bitkilerde tozlaşma çiçek yapısına bağlı olarak genelde
rüzgâr veya böceklerle gerçekleştirilmektedir. Yabancı tozlaşmaya
gereksinim duyan bitkilerde tozlaşma böcekler, özellikle de arılar
tarafından yapılmaktadır (McGregor, 1976; Goodwin, 1986; Free,
1993; Özbek, 1979, 2003, 2008).
Günümüz tarımında yapılan yoğun kültürel işlemler özellikle
pestisidlerin kullanımı sonucunda yabani polinatörlerin sayısı
önemli ölçüde azaldığından, bu eksikliği giderecek olan yegâne
tozlayıcı bal arılarıdır (Free, 1992; Özbek, 1979, 1995, 1996 ).
Dünyadaki gıda maddelerinin % 90’ı 82 bitki türünden elde
edilmektedir. Bu bitki türlerinden 63’ü (%77) arı tarafından tozlaşmaya
gereksinim duymaktadır. Özellikle 39 bitki türü için arı tozlaşması
mutlaka gereklidir. İnsan gıdasının 1/3’ü doğrudan veya
dolaylı olarak arı tozlaşmasına ihtiyaç duyan bitkilerden oluşur. Bu
nedenle yeterli düzeyde tozlaşmayı sağlamak için çiçeklenme dönemlerinde
arı kolonilerine ihtiyaç duyulmaktadır (Güler, 2006).
Bal arılarından tozlaşmada azami derecede yararlanabilmek
için arılı kovanların tozlaşması istenen bitkilere belirli bir uzaklıktan
fazla olmaması gerekmektedir. Eckert (1933), bal arısının 11.3 km
mesafeye kadar gidebildiğini, ancak 800 m.’ye kadar olan uzaklıkta
yoğun olarak çalıştığını vurgulamaktadır. Lecomte (1960), balarısının
mecbur kalmadıkça 600 m.’den daha uzaklara gitmeme eğiliminde
olduğunu kaydetmektedir. Etkili bir tozlaşma için, çiçeklenme
zamanında bir hektar alana en az 3-4 arılı kovan bulundurulması
önerilmektedir.
Crane (1975) bal arısının bitkilerin tozlaşmasındaki öneminin
çok önemli olduğunu belirtmekte ve dünya genelinde arı tozlaşması
ile elde dilen ürünün o yıl üretilen bal ve balmumu değerinin
50 katından fazla olduğunu kaydetmektedir. ABD’de bal arılarının
tozlaşmada kullanılması ile bitkisel üretimde ekonomik katkısı
1989 yılında 9.3 milyar dolar olarak belirtilirken, bu oran 2000 yılında
15 milyar dolar olarak hesaplanmıştır (Robinson ve ark. 1989,
Delaplane ve Mayer, 2000). Levin (1983), ABD’de 1980 yılında arı
tozlaşması sonucu meydana gelen ürünün o yılki bal ve balmumu
değerinin yaklaşık 143 katı olduğunu ve bunun da 19 milyar dolar
değerine ulaştığını vurgulamaktadır.
Materyal ve Metod
Materyal
Kivide dişi olarak Hayward, erkek olarak Matua çeşidi ile çalışılmıştır.
Tozlayıcı olarak Ordu İlinden temin edilen yöre arısı kullanılmıştır.
Metot
Yetiştirme koşulları aynı, aynı güzergâhta, aynı rakımlarda,
toprak yapıları benzer, aynı yıllarda tesis edilmiş, bahçe içerisinde
yeterli sayıda erkek ağaç çeşidi bulunan (8 dişi ağaca bir erkek
Belirlenen her bahçeye çiçeklenme Öncesi 5’er adet arılı kovan
Her bir bahçede daha önce belirlenen 6 dişi kivi ağacının 3
morfolojik
arılarının
kaldırılmıştır.
kek ağaç), etrafındaki bitki deseni benzer olan ve en az 1 da olan
3 adet kivi bahçesi tespit edilmiştir. Belirlenen her bahçede benzer
özelliklerde 6 adet dişi kivi ağacı seçilmiştir. Seçilen kivi ağaçlarının
gerektiği dönemlerde budama ve bakım işleri aynı zamanlarda ve
eşit şartlarda yapılmıştır.
van getirilmiştir.
tanesine arı girişi serbest bırakılıp, 3 tanesine de arıların girmesi
engellemek için çiçeklenmenin 3 gün öncesinde, 3.8 mm x 3.8 mm
ebatlarında gözenekleri bulunan file ile kapatılarak kafes içerisine
alınmıştır. Bu sayede kivilerin tozlaşmasında diğer böceklere (mor
folojik olarak bal arılarından küçük) imkân tanınırken bal arıları
nın girişleri engellenmiştir. Çiçekleme süresi sonunda fileler kaldı
rılmıştır.
Çiçeklenme döneminde belirlenen bahçelerde her gün eş
zamanlı olarak saat 9:00 da ağaçlar üzerinde belirlenen 5 çiçek üzerinde
10’ar dakika süreyle bal arısı ve diğer böceklerin ziyaret sayımları
yapılmıştır. Bal arısından morfolojik olarak küçük olanla böcekler
sayım dışı bırakılmıştır.
Meyveler hasat edildiğinde her bir ağaçtan 5’er adet meyve
alınarak, her meyvede C vitamini miktarlarına bakılmıştır.
Askorbik Asit Tayini (C vitamini)
Askorbik asit, oksidasyon–redüksiyon indikatör boyasını
(2-6diklorofenolindefenol) renksizliğe indirger. Reksiyon sonunda
indirgenmemiş boyanın fazlası asit çözeltide gül pembesi renk gösterir.
Bu özellikten yaralanılarak meyvede spektrofotometrik olarak
askorbik asit içeriği belirlenir ve sonuçlar mg/100 ml olarak ifade
edilir (Hışıl, 1993).
İstatistikî Değerlendirme:
Elde edilen verilere JAMP istatistikî paket programı uygulanmış,
uygulamalar arasındaki fark önemli olduğunda LSD testi
yapılarak gruplar belirlenmiştir
Bulgular
Araştırmada Ordu İli ekolojik koşullarında yetiştirilen kivi
bitkisinde bal arısı girişine serbest bırakılan ağaçlardan oluşan
meyveler ile bal arısının girişine kapatılan ağaçlardan elde edilen
meyvelerin C vitamini miktarları incelenmiştir.
Kivi Bitkisi Çiçeklerine Yapılan Arı Ziyaretleri
Belirlenen bahçelerde çiçeklenme döneminde her gün eş
zamanlı kontrol gurubunu oluşturan ağaçlardaki 5 çiçek üzerinde
10’ar dakika süreyle bal arısı ve diğer böceklerin ziyaret sayımları
yapılmıştır. Yapılan sayım sonucunda morfolojik olarak bal arısından
büyük veya eşit böceklerin kivi çiçeklerine ziyaret gerçekleştirmediği
gözlemlenmiş olup, bal arılarının yoğun bir ziyaret gerçekleştirdiği
belirlenmiştir.
Bal arıları kivi bitkisi çiçeklerine
en yoğun ziyareti 11.11 adet / 5 çiçek (10 dak.) ile Çiçeklenmenin
orta dönemi olan 07 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirmiştir.
Bunu 7.88 adet ile 09 Haziran 2009 tarihi izlemiştir. Çiçeklenmenin
sonu olan 12 Haziran 2009 tarihinde 0.44 adet ziyaret ile en düşük
ziyaret gerçekleşmiştir.
Bitkinin çiçeklenme gösterdiği 12 günlük dönem içerisinde
Bal arılarının 10 dakikalık süre içerisinde belirlenen 5 çiçek üzerine
ortalama 5.6 adet ziyaret yaptığı saptanmış olup morfolojik olarak
bal arısına eşit veya daha büyük böceklerin ziyaret gerçekleştirmediği
gözlemlenmiştir.
Meyvelerde C Vitamini Miktarları
Çizelge 1. de belirtildiği gibi bal arısına açık olan alandan
(kontrol) elde edilen meyvelerde ortalama 111,85 C vitamini miktarı
belirlenmiştir. Arı girişine kapatılan bitkilerden (kafes) meyve
başı ortalama 83,99 ile daha düşük miktarlarda C vitamini belirlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder