4 Mart 2013 Pazartesi

Polen ve Propolis Üretimi


Ülkemiz iklim ve bitki örtüsü yönünden arıcılık yapmaya çok
uygundur. Deniz seviyesinden yüksek yaylalara doğru çok değişik
iklim ve tarımsal özellikler gösteren yerler arıların yaşamaları için
gerekli olan yüksek kaliteli polen ve nektar veren zengin bitki örtüleriyle
kaplıdır. Yüksek yaylalar, çayır meralar, orman ve bağ-bahçe
alanları, arıcılık yapmak için uygun koşullara sahiptir. Arıcılarımız
sahip olduğumuz bu zengin floradan sadece bal değil başta polen
ve propolis olmak üzere diğer arı ürünleri üretimine önem vererek
daha karlı arıcılık yapabilirler.
Bu derleme de, polen ve propolis
üretimi hakkında bilgi verilmiştir.
Polen
Polen, çiçekli bitkilerin erkek organları tarafından üretilen ve
erkek cinsiyet hücrelerini içeren cinsiyet üniteleridir. Polen taneciklerinin
rüzgar, su, böcek ve bal arıları aracılığıyla çiçeğin dişi organ
tepeciğine ulaşması tozlaşmayı meydana getirir. Bitkilerin tohum
ve meyve oluşturabilmesi açısından tozlaşma yaşamsal önem taşımaktadır
(Yücel, 2007).
Bitkiden bitkiye değişiklik göstermekle birlikte, polen çok
büyük besin değerine sahip bir maddedir. Polenin çok büyük besin
değerine sahip oluşu muhtemelen onun besin elementlerini yeterli
miktarda ve denge içinde bulundurmasından kaynaklanmaktadır.
Polenin %40’ın üzerinde protein içerdiği yönünde raporlar bulunmasına
karşın, genel olarak polen; %7.5 ile %35 arasında değişmekle
birlikte ortalama %35 şeker, %10 ile %20 arasında su,
%5 lipit, % 3 ile % 8 arasında mineral madde, yaşam için alınması
şart olan 8 amino asit dahil toplam 21 amino asit, 16 adet yağ
asidi, önemli miktarda C vitamini yanında bilinen tüm vitaminler,
amilaz, invertaz, fosfataz ve glikoz oksidaz gibi enzimler başta olmak
üzere 100’den fazla enzim, en az 8 adet flavonoid, fenolik asidin
de yer aldığı en az 6 organik asit, meyve türleri, gelincik, karahindiba
ve kestane polenlerinde en yüksek düzeyde olmak üzere
büyüme düzenleyici maddeler, Colibacillus, Proteus ve Salmonella
türleri üzerine antibiyotik etki gösteren maddeler ve cüzi miktarda
bilinmeyen ancak önemli etkiye sahip olduğu düşünülen maddeler
içermektedir (Öztürk, 2005).
Kovana polen taşımakla görevli işçi arılar, çiçeklerin üzerinde
serbest haldeki polen taneciklerini yine çiçeklerden topladıkları
nektar yada ön midelerindeki balla nemlendirerek birbirine yapıştırmakta
ve arka bacak çifti üzerindeki polen sepetçiklerinde sıkıştırarak
topçuklar oluşturmaktadırlar. Bu işi yaparken de, ağız parçalarını
ve orta bacak çiftlerini kullanmaktadırlar. Bu topçuklar genellikle
bir tek, kimi zaman da birden çok bitki çeşidinin polenlerini
içermekte, renkleri de bitki çeşidine göre değişmektedir. Kovana
dönen işçi arıların polen yükleri kovan içi hizmetleri gören işçi
arılarca boşaltılarak, larva gözlerinin çevresindeki petek gözlerine
depolanmakta ve gerektikçe kullanılmaktadır (Şengonca ve Tort,
1995).
Bal arıları yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli olan proteinleri,
vitaminleri, yağları ve mineral maddeleri doğadan topladıkları
polenden karşılarlar. Arı kolonilerinin yavru yetiştirme dönemlerinde
polene gereksinimi önemli oranda artış gösterir. Özellikle
erken ilkbahar mevsiminde yeterli bal ve polene sahip koloniler
yavru yetiştirme işlemine erken girerler. Polenin, koloni populasyon
büyüklüğüne bağlı olarak koloni içerisinde bal gibi yeterli
miktarda depolanmış olması koloni sağlığı için oldukça önemlidir.
Polenin yetersiz olduğu durumlarda koloninin yavru yetiştirmesi
mümkün değildir. Ergin duruma gelen 3-6 günlük işçi arılar,
yaşlı larvaları bal ve polenle beslerler. Genellikle 10 adet orta büyüklükte
polen yükü bir bal arısını yetiştirmeye gerekli olan protein
gereksinmesini karşılayabilmektedir (Süer ve Sorkun, 2001).
Kuvvetli bir koloninin bir yılda yavru yetiştirmesi için gerekli protein
gereksinimi yaklaşık olarak 2 milyon polen yükü (20 kg polene
eşit) ile sağlanabilmektedir (Kumova ve Kormaz, 1998).
Polen Üretimi
Polen, bal arısı kolonilerinden polen tuzağı adı verilen ve çok
basit yapıdaki düzeneklerle alınır. Kovana monte ediliş yerine ve
yapısına göre çok değişik tipte polen tuzakları geliştirilmiştir. Tuzaklar
basit, kullanışlı ve maliyeti düşük olmalıdır. Tuzaklar, işçi arıların
bacak, kanat ve diğer organlarına zarar vermeyecek özellikte
olmalıdır. Polen tuzağı, kovana dışarıdan herhangi bir yük taşımayan
bir işçi arının içerisinden kolayca geçebileceği büyüklükte gözenekleri
bulunan bir ızgara levhadır. Levhanın göz çapı büyüklüğü
polenin hasat edilmesinde önemlidir. Göz çapı büyüklüğü arı ırklarına
göre değişmekle birlikte ortalama 5 mm’dir. İşçi arı polen yükü
ile kovana döndüğünde ızgaradan geçerken polen yükleri bacakları
üzerinden tuzağa düşer ve polen birikme bölmesine dökülür. Polen birikme kapları güneş ışıklarına, yağış ve rüzgarlara karşı korunaklı
yerde olmalıdır. Tuzak akşam üzerleri kovana konulmalı ve diğer
gün ortasına doğru alınmalıdır. Polen tuzaklarının sabah saat 8
ile 12 arasında açık tutulması kovan sağlığı açısından önemlidir. Bir
arı kolonisinde polen üretimi amacıyla bir arıcılık sezonu boyunca
üç hafta yararlanılır.Aksi takdirde koloni gıda yetersizliği ile karşılaşabilir.
Özellikle arıcılık sezonunun başında ve uzun süre kullanılır
ise koloni yeterli işçi arı populasyonu oluşturamaz. Tuzaklar arıların
yoğun çiçek tozu buldukları dönemde kullanılmalıdır (Güler,
2006).
Polenin Kurutulması
Soğutucu imkanlarının olmadığı koşullarda, kovandan toplanan
polen doğrudan güneş ışığı almayan, temiz ve havalandırma
imkanı olan bir odaya serilen temiz ve pamuklu bir bez üzerine,
en çok 2 cm kalınlığında yayılmalı ve kısmen kurutulması sağlanmalıdır.
Önceki yıllarda güneşte kurutma kabul edilir bir yaklaşım
olarak görülmüş olmasına rağmen bu şekilde kurutmanın polenin
vitamin içeriğinde yıkıcı bazı zararlara neden olduğu saptandıktan
sonra bu yöntemden vazgeçilmiştir (Sorkun ve ark., 2001).
Kurutulmuş polenlerin nem içeriği %6-8 olmalıdır. Bu sınırın üstü
polenin bozulmasına, altı ise polenin besin değerinin azalmasına
neden olur (İnci, 1999). Polenin kurutulması esnasında, ısı kontrolü
termostat ile yapılabilen kurutma dolapları kullanılmalı ve kurutma
ısısı 36-45°C’ler arasında olmalıdır. Kurutma sonrası polenler
0,5 mm’lik elek ile elenerek kırıntılarından temizlenmeli ve bir
hava üfleyicisi ile savrularak hafif olan yabancı maddelerinden temizlenmelidir.
Temizleme işleminden sonra polenler 5 kg’lık naylon
torbalara doldurulur. Torbaların boş olan kısımları CO2 ile doldurulmak
suretiyle polen içindeki havanın çıkarılması sağlanmalıdır.
Bu işlem sonrasında oda sıcaklığında depolanan polenler içinde
bulunabilecek güve kelebeği ve benzeri zararlılara ait yumurtalardan
çıkabilecek larvalar CO2 ile boğulup öleceğinden zarar veremeyecek
ve polenler uzun süre bozulmadan saklanabilecektir (Alataş,
1995).
Kurutulan ve temizlenen polen oda sıcaklığında 1-2 ay,
5°C’da 1 yıl, -15°C’da ise uzun yıllar besin değerinde önemli bir kayıp
olmadan muhafaza edilebilmektedir. Polenler koyu renkli cam
kaplar içinde, ışıksız ve serin yerlerde depolanmalıdır.
Polenin Farklı Saklama Yöntemleri
1.Poleni Toz Şekerle Karıştırma Yöntemi: Bu yöntemde
1 ölçek toz şeker 2 ölçek taze polenle karıştırılmaktadır. Karışımın
üzeri küflenmeyi önlemek amacıyla 5 cm toz şeker tabakası ile örtülür.
Bu yöntemle polen oda sıcaklığında 2 yıl kadar saklanabilir.
Bu yöntemde bir miktar besin kaybı olduğu saptanmıştır (Genç ve
Dodoloğlu, 2002).
2.Poleni Hamur Haline Getirerek Saklama Yöntemi:
Polen, ağırlığının %15’i kadar bal ve %25 oranında önceden kaynatılan
ve soğutulmuş suyla karıştırılarak hamur yapılır. Hazırlanan
bu hamur, toprak bir kap içerisine sıkıştırılıp doldurularak üzerine
ağır bir tahta kapak kapatılır ve yaklaşık 5 gün 36°C’de bekletilir.
Sonra tekrar sıkıştırılarak hava ile teması kesilir. Üzeri 3 ölçek
parafin ve 1 ölçek bal mumu karışımından oluşan mum tabakasıyla
kapatılır, serin bir yerde saklanır (Sorkun ve ark., 2001).
3.Vakumla Saklama Yöntemi: Vakum altında dondurularak
saklanan polenle beslenen arılar 1/3 oranında daha fazla yavru
yetiştirebilmektedir. Bu yöntem uygulanan en iyi yollardan biridir
(Kumova ve Korkmaz, 1998).
4.Poleni Dondurarak Saklama Yöntemi: Taze polen kağıt
veya plastik torbalar içinde -18 °C’de dondurulur ve saklanır.
Dondurulan bu polenlerin besin değeri taze polenin besin değerine
eşit olarak birkaç yıl saklanabilmektedir. Polenler dondurucudan
dışarı çıkarıldığında hemen kullanılmalı veya kurutulmalıdır
(Yücel, 2007).
5.Hava İle Kurutma Yöntemi: Ticari olarak insan beslenmesinde
kullanılan polenin pazara sunulabilmesi için çok iyi bir şekilde
kurutulması gerekmektedir. Bu yüzden polen içerisindeki su
miktarı %5’den aşağıya düşürülmelidir. Polenlerin 45°C üzerindeki
sıcaklıklarda tutulması bileşimindeki bazı maddelerin, özellikle vitaminlerin
kaybolmasına neden olur. Bu nedenle polenlerin 45°C
altındaki sıcaklıklarda ve güneşli olmayan yerlerde kurutulması
gerekmektedir (Tutkun, 2000).

Propolis
Propolis, çam, meşe, huş, okaliptüs, kavak, kestane vb. ağaçlar
ve bazı otsu bitkilerin tomurcuk, yaprak ve benzeri kısımlarından
arılar tarafından toplanan ve mumla karıştırılarak kovan içerisinde
birçok amaca yönelik olarak kullanılan zamk gibi yapışkan,
reçinemsi kokulu ve rengi koyu sarıdan kahverengiye kadar değişen
bir maddedir (Crane, 1991, Tutkun, 2000, Karlıdağ ve Genç,
2007). Propolis, eski yunancada “pro” savunma, “polis”, şehir anlamına
gelirki buradan da şehrin yada kovanı savunması gibi bir anlama
ulaşmak mümkündür. Dolayısıyla propolis sözcüğü, bal arılarının
propolisi, kovan girişlerini dışarıdan gelecek tehlikelere karşı
savunma amacıyla kullanmalarına da dayandırılabilir (Gençay ve
Sorkun, 2003).
Propolis arılar tarafından kovan içerisinde çok amaçla kullanılmaktadır.
Arılar kovanlarını kış mevsiminde soğuk havalardan,
rüzgarın olumsuz etkilerinden korumak, kovan giriş deliğini daraltmak,
kovan girişinden gelebilecek tehlikelere karşı koloniyi savunmak,
kovana girdikten sonra öldürülen fakat dışarı atılamayan
zararlıların çürüme, kokuşma yapmasını ve çeşitli mikropların (virüs,
bakteriler ve funguslar) üremesini engellemek amacıyla propolisi
kullanırlar (Doğaroğlu, 1999; Kumova ve ark., 2002).

Propolis, 10°C’nin altında sert ve kırılgan, 15-25°C arasında
mum kıvamında elastik bir yapı göstermekte, 30-40°C’de yumuşayıp
yapışkan bir durum almakta ve bu durumda özellikle yaz aylarında
arıcının çalışmasını güçleştirmekte, 80°C’de kısmen erimektedir
(Schmidt ve Buchmann, 1992; Kumova ve ark., 2002; Karlıdağ ve
Genç, 2007).
Propolisin içeriğinde % 50-70 balzam ve reçine, %30-50 bitki
mumu, %5-10 arı poleni, %10 temel yağlar, %5 organik maddeler
ile minerallerin bulunduğu saptanmıştır (Özkök ve Sorkun, 2001).
Propolisin tıbbi etki açısından antibakteriyal, antiviral, antifungal
ve antibiyotik özellik taşıması yapılan bilimsel çalışmalarla
belirlenmiştir. Propolisin bu anestezik, antioksidatif etkisi canlılar
için büyük önem taşımaktadır. Propolisin yapısında bulunan ve
büyük önem taşıyan flavonoidler ve terpenler oldukça kuvvetli antioksidan
ve antisteril etkili bileşiklerdir. Organik çözücülerde çözülen
bileşik gruplar içerisinde flavonoidler en önemli grubu oluşturmaktadır.
Flavonoidlerin kalp-damar sistemi üzerine olumlu etkileri
olduğu, kan dolaşımını düzenlediği, kılcal damar çatlamalarını
azalttığı, mide mukozasını ülsere karşı koruduğu, mide yaralarını
küçülttüğü, iç salgı sistemini düzenlediği ve halsizliğe karşı olumlu
etkisi olduğu belirlenmiştir. Organik çözücülerde çözünen önemli
diğer bir grubu sinamik asit ve türevleri oluşturmaktadır. Bunlardan
fülerik asit, gram (+) ve gram (-) bakterilerine karşı güçlü antibiyotik
özelliği göstermekte; pıhtılaşmayı hızlandırarak yaraları hızla
iyileştirdiği, cilt rahatsızlıklarında merhem şeklinde kullanımının
çok olumlu sonuçlar verdiği ortaya konulmuştur. Tropik propolislerde
bulunmayan kafeik asitin, antimikotik, antiviral etkileri yanında
kuersetin ve luteolin maddeleri ile birlikte kansere karşı etkili olduğu
bildirilmektedir (Kumova ve ark., 2002).
Propolis Üretimi
Propolis, kolonide sınırlı sayıda bulunan ve bu iş için yetenek
ve tecrübe kazanmış işçi arılar tarafından toplanır. Arıların propolis
toplama istekleri ve toplanan propolis miktarı, mevsime, coğrafyaya,
iklime ve arı ırkına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Propolis,
mevsim başında erken ilkbaharda toplanabileceği gibi daha yaygın
olarak sonbaharda kış hazırlıkları sırasında, açık alanlara göre rakımı
400 metrenin üzerinde olan ağaçlık alanlarda, sıcak günlerde
genellikle 20°C’nin üzerinde saat 10.00 ile 15.30 arasında toplanır.
Ancak en kaliteli propolisin yazın ana nektar akımı sonrası toplanabileceği
gibi bir görüşte vardır. Kafkas ve Anadolu arı ırkı diğer ırklara
göre daha çok propolis toplar. Özellikle kavak, meşe, kayın, okaliptüs,
akasya ve kozalaklı diğer ağaçlar kaliteli propolis üretir (Öztürk,
2006).
Arılar propolisi kovanda yoğun olarak dip tahtasına, uçuş deliği
arkasına ve örtü tahtaları arasına biriktirirler. Ancak dip tahtası
ve uçuş deliği arkasına biriktirilen propolisin içerisine mum kırıntısı
ve artık maddelerin karışması nedeniyle örtü tahtalarına biriktirilen
propolis daha temiz ve saftır. Arıcı normal koloni yönetimi içerisinde
bal, polen gibi diğer ürünlerin üretimini etkilemeden bal mumu
ile karışmamış ve kirlenmemiş propolis üretebilir. Bu amaçla hazırlanmış
plastik, naylon ya da metalden yapılmış üzerinde arının geçemeyeceği
(3 mm) genişlikte yarıklar bulunan ve örtü tahtası yerine
konulan iç kapaklar kullanılır. Kovanın üst kısmına monte edilen
üretim kapakları, yarıkları yeterince propolis ile dolduğunda alınıp
dip-frizde dondurulur. Sertleşerek kırılgan bir yapı kazanan propolis,
kapağa uygulanan basit bükme hareketleri ile ayrılır. Koloni başına
propolis veriminin 50 ile 250 gr arasında olduğu bildirilmekte
ancak bunun 600 gr’a kadar çıkarılabileceği ileri sürülmektedir (Karacaoğlu,
1997).

Propolisin İşlenmesi
Elde edilen ham propolisin işlenerek yabancı maddelerden
arındırılması gerekmektedir. Propolis ham, ekstrakt, solüsyon, granül,
toz, kapsül, tablet, merhem gibi çok değişik şekillerde hazırlanabilir
ve kullanılabilir. Propolis ekstraktı ham propolisin balsam
ve reçine kısmının diğer maddelerden ayrılmış yarı mamul şeklidir.
Propolis ekstraktı formuna getirilen propolisten değişik konsantrasyonlarda
solüsyon, merhem, diş macunu gibi diğer propolis ürünleri
üretilir. Propolis laboratuvar şartlarında teknik cihazlarla ekstrakt
haline getirilebileceği gibi, basit olarak elle de ekstrakt haline getirilebilir.
Propolis içindeki aktif maddeler glikol ve etil alkol içinde
çözünmektedir (Öztürk, 2006). Basit olarak ekstraktın elde edilebilmesi
için önce ham propolisin kıyılması gerekir. Hızlı ve fazla
miktarda aktif madde elde etmek için propolis 2-4 mm’lik parçalar
elde edilecek şekilde yassılaştırılır. Çözücüye temas eden geniş
bir yüzey sağlanır. Bu ekstraksiyonu kolaylaştırır (Öder, 2006). Kıyılan
ham propolis bir cam kap içerisine alınır ve üzerine %70’lik etil
alkol eklenir. 1kg propolis için 100 gr etil alkol hesaplanır. Cam kap
içindeki propolis otomatik karıştırıcı veya elle 2 hafta boyunca günde
birkaç kez karıştırılarak çözündürülür. İki haftalık çözdürme işleminin
ardından propolis çözeltisi filtre kağıdından süzülerek başka
bir temiz kaba alınır. Gerektiğinde süzme işlemi tekrarlanır. Koyu
kahverengi veya hafif kırmızı renkli çözelti, sıcak bir ortamda bekletilerek
veya geriye soğutucu sistemde 70-80°C’da alkolden arındırılır.
Bu şekilde elde edilen propolis ekstraktı temiz, koyu renkli, hava
almayan cam kaplarda güneş ışığı görmeyen soğuk ve karanlık ortamlarda
saklanmalıdır. Propolis uygun işleme ve depolama koşulları
altında üretiminden itibaren 10 yıl süreyle güvenle kullanılabilir
(Öztürk, 2006; Yücel, 2007).
Sonuç
Arı ürünlerinden polen ve propolis’in alternatif tıpta kullanılması
ülkemizde bu iki ürüne olan talebi arttırmaktadır. Fakat ülkemizde
bal üretimine ağırlık verildiğinden dolayı polen ve propolis
üretimimiz yeterli değildir. Tüketicilerin polen ve propolis ihtiyaçlarının
çoğu ithal yolla karşılanmaktadır. Arıcılarımız bal üretimi yanında
polen ve propolis üretimi ile birlikte daha fazla kazanç elde
ederek üretim maliyetlerini azaltma imkanına kavuşmuş olacaklardır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

....

..............................