En ileri arıcılık tekniklerinin uygulandığı ülkelerde
bile, arıcılık büyük ölçüde iklim ve bitki
örtüsü gibi doğal koşullara bağlıdır. İklim aynı zamanda,
bölgenin bitki örtüsünde yer alan bitki
türlerinin de kaynağını oluşturmaktadır.
Üretilenbile, arıcılık büyük ölçüde iklim ve bitki
örtüsü gibi doğal koşullara bağlıdır. İklim aynı zamanda,
bölgenin bitki örtüsünde yer alan bitki
türlerinin de kaynağını oluşturmaktadır.
balın miktarı ve niteliği, büyük oranda yöredeki
bitki örtüsüyle ilgilidir. Bitki örtüsü içerisindeki nektar
veren kaynakların dağılımı o bölgedeki arıcılığın
şekli ile arıcılık ürünlerinin nitelik ve niceliğine
etki etmektedir.
Ülkemiz uygun ekolojisi ve zengin florası ile
arıcılıkta söz sahibi ülkelerden biri durumundadır.
Türkiye’de doğal olarak veya kültüre alınan
yaklaşık 300 türün nektarlı bitki olduğu ve arıcılık
açısından önem taşıdığı bilinmektedir. Dünya’da
belirlenmiş ballı bitki türlerinin % 75’i ülkemizde
bulunmaktadır.
Bu floristik zenginliğin nedeni yurdumuzun
değişik yörelerinde farklı iklimsel, topografik özelliklerin
görülmesi ve bu çevre şartlarına uygun
farklı bitki birliklerinin oluşmasıdır.
Yurdumuzun tüm bölgeleri arıcılığa uygun
olmasına rağmen, aynı öneme sahip değildir.
Çünkü her coğrafik bölgemiz arıcılık açısından
kendine özgü çok değişik bitki türlerini barındırmaktadır.
Buna paralel olarak, değişik doğal
şartlarda ve farklı yıllarda yabani ve kültür bitkilerinin
çiçeklenme dönemleri aynı olmayıp yöreden
yöreye değişmekte ve bu durum ülkemizi
baştanbaşa arıcılığa uygun kılmaktadır.
Bu makalede ülkemizin farklı bölgelerinde
bulunan ve arıcılık açısından önemli bazı bitkilerin
yayılım alanları, çiçeklenme dönemleri, bal
verimi ve bal kalitesi üzerine bilgilerin verilmesi
amaçlanmıştır.
Bal Üretim Bölgelerimiz
Marmara Bölgesinin Trakya kesimindeki illerde
bal verimi ortalaması oldukça fazla olan ve
bir miktar da polen içeren koyu sarı renkli ayçiçeği
balı üretilir. Ayçiçeğinin çiçeklenme dönemi
Temmuz ayıdır. Balı kovandan alındığı zaman
altın sarısı renktedir. Kendine özgü bir tadı olan
ayçiçeği balı çabuk kristalleşir. Kristalleştiği zaman
mum gibi görünür.
Diğer yandan Trakya Bölgesinde üretilen
açık beyaz renkli kolza ballarının hızlı ve iri taneler
halinde şekerlenmesi nedeni ile tüketiciler
tarafından bu balların değeri bilinmemektedir.
Kolza çiçeği kokusunda ve oldukça lezzetli olan
kolza balı petek içinde bile kristalleşme özelliğine
sahiptir.
İstanbul’un Beykoz ilçesi köyleri ile Marmara
Bölgesinin güney kesimindeki Çanakkale, Bursa,
Balıkesir ve Yalova illerinde ayçiçeği, püren ile
siyaha yakın renkte ve acımtırak lezzetteki kestane
ballarının üretimi gerçekleştirilmektedir. Çevre
arıcıları kestane balını arıların sonbahar ve ilkbahar
beslenmesinde kullandıkları gibi fahiş fiyata
da pazarlayabilmektedirler.
Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgelerinde de
doğal olarak yetişen kestanenin çiçeklenme zamanı
Haziran-Temmuz aylarıdır. Tadı acı ve kendisine
özgü bir kokusu olan bu balın rengi koyu
kahverengidir. Kristalleşmesi de çok yavaştır. Kristalleştiği
zaman çok ince granüller oluşturur.
İstanbul’un Gaziosmanpaşa, Eyüp, Üsküdar,
Kartal, Beykoz ilçelerinin kuzey kısmında
kalan köyler ile tüm Şile’de, Giresun, Trabzon,
Rize, Hemşin, Antalya ve Çoruh’ta yaygın olarak
bulunan püren bitkisinin çiçeklenme zamanı
Ağustos ve Ekim ayları arasındadır. Daha çok
sonbahar yağmurları ile pembe mor arası renkte
çiçek açan püren bitkisinin kimine göre iyi kimine
göre kötü lezzet ve kokulu balı her yıl bol miktarda
üretilmektedir. Bu balların koyu renkte olması,
birkaç hafta içerisinde şekerlenmesi ve değişik
bal lezzetinde olması toptan satış olanağı vermemekle
beraber, saf ve hilesiz bal arayanların
ve bu balın özelliğini bilen bölge halkının rağbeti
sayesinde pazar bulmakta ve arıcının elinde kalmamaktadır.
Balın kendisine has keskin bir kokusu
vardır. Balı hafif acıdır ve oldukça kıvamlıdır.
Süzdürülmek istendiğinde bal süzme makinesi ile
petekten ayırmak çok zor olmaktadır. Balın preslenerek
petekten çıkarılması en uygun yöntemdir.
Bir dönümden yaklaşık 20 kg bal alınabildiği
bildirilmektedir.
İstanbul’un Şile, Beykoz, Sarıyer, Üsküdar ve
Kartal çevreleri ile Karadeniz Bölgesinde sonbaharda
çiçek açan kocayemişler balın kalitesini
acılığı ile kötü açıdan etkilemektedir. Kocayemişlerin
çiçek açmasından önce bal hasadı yapan
arıcılar bundan zarar görmemektedir.
Trakya Bölgesi, Sakarya, Çanakkale, Zonguldak,
İzmir ve Hatay’da yaygın olarak yetişen ıhlamurun
çiçeklenme dönemi Haziran ile Temmuz
ayları arasındadır. Ilıman iklim koşullarında ıhlamur
çiçeği nektarını bol miktarda salgılar. Bu bitkinin
balı açık kahverengidir. Balın kokusu ve tadı
kendine özgü olup, vanilya gibi kokar. Bir koloni
arının bir ıhlamur ağacından 16 kg bal yapabildiği
bildirilmiştir.
Edirne, İstanbul, Bolu, Samsun, Giresun, Çoruh,
Kars, Zonguldak, Kastamonu, Trabzon, Rize,
Eskişehir, Sivas, Erzurum, Ağrı, Muğla, Isparta ve
Niğde illerinde yaygın olan deve dikeni bitkisinin
çiçeklenme dönemi Haziran ayından Ekim ayına
kadar sürer. Bu bitkiden elde edilen balın rengi
çok sarı olup tadı ve kokusu çok güzeldir. Bu bitkinin
ülkemizde doğal olarak ve geniş alanlarda
yetişmesi, ülkemiz arıcılığı açısından oldukça
önemli görülmektedir.
Kırklareli, Kocaeli, Zonguldak, Sinop, Ordu,
Trabzon, Erzurum, Kars ve Hatay’da doğal olarak
yetişen adaçayı bitkisinin balı açık sarı renktedir.
Tadı ve kokusu çok güzeldir. Adaçayı balı,
karakteristik kokusu ile diğer ballardan kolaylıkla
ayrılır. Bu balın kristalleşmesi oldukça yavaştır. Bir
dönüm adaçayı ekili alandan 6,5 kg bal alındığı
bildirilmiştir.
Ankara, Çankırı, Kastamonu, Bolu, Amasya,
Trabzon ve Kütahya’da doğal olarak yetişen kekik
bitkisin çiçeklenme dönemi Mayıs başından
Ağustos sonuna kadar devam eder. Kekik balı
doğal olarak yetişen kestanenin çiçeklenme zamanı
Haziran-Temmuz aylarıdır. Tadı acı ve kendisine
özgü bir kokusu olan bu balın rengi koyu
kahverengidir. Kristalleşmesi de çok yavaştır. Kristalleştiği
zaman çok ince granüller oluşturur.
İstanbul’un Gaziosmanpaşa, Eyüp, Üsküdar,
Kartal, Beykoz ilçelerinin kuzey kısmında
kalan köyler ile tüm Şile’de, Giresun, Trabzon,
Rize, Hemşin, Antalya ve Çoruh’ta yaygın olarak
bulunan püren bitkisinin çiçeklenme zamanı
Ağustos ve Ekim ayları arasındadır. Daha çok
sonbahar yağmurları ile pembe mor arası renkte
çiçek açan püren bitkisinin kimine göre iyi kimine
göre kötü lezzet ve kokulu balı her yıl bol miktarda
üretilmektedir. Bu balların koyu renkte olması,
birkaç hafta içerisinde şekerlenmesi ve değişik
bal lezzetinde olması toptan satış olanağı vermemekle
beraber, saf ve hilesiz bal arayanların
ve bu balın özelliğini bilen bölge halkının rağbeti
sayesinde pazar bulmakta ve arıcının elinde kalmamaktadır.
Balın kendisine has keskin bir kokusu
vardır. Balı hafif acıdır ve oldukça kıvamlıdır.
Süzdürülmek istendiğinde bal süzme makinesi ile
petekten ayırmak çok zor olmaktadır. Balın preslenerek
petekten çıkarılması en uygun yöntemdir.
Bir dönümden yaklaşık 20 kg bal alınabildiği
bildirilmektedir.
İstanbul’un Şile, Beykoz, Sarıyer, Üsküdar ve
Kartal çevreleri ile Karadeniz Bölgesinde sonbaharda
çiçek açan kocayemişler balın kalitesini
acılığı ile kötü açıdan etkilemektedir. Kocayemişlerin
çiçek açmasından önce bal hasadı yapan
arıcılar bundan zarar görmemektedir.
Trakya Bölgesi, Sakarya, Çanakkale, Zonguldak,
İzmir ve Hatay’da yaygın olarak yetişen ıhlamurun
çiçeklenme dönemi Haziran ile Temmuz
ayları arasındadır. Ilıman iklim koşullarında ıhlamur
çiçeği nektarını bol miktarda salgılar. Bu bitkinin
balı açık kahverengidir. Balın kokusu ve tadı
kendine özgü olup, vanilya gibi kokar. Bir koloni
arının bir ıhlamur ağacından 16 kg bal yapabildiği
bildirilmiştir.
Edirne, İstanbul, Bolu, Samsun, Giresun, Çoruh,
Kars, Zonguldak, Kastamonu, Trabzon, Rize,
Eskişehir, Sivas, Erzurum, Ağrı, Muğla, Isparta ve
Niğde illerinde yaygın olan deve dikeni bitkisinin
çiçeklenme dönemi Haziran ayından Ekim ayına
kadar sürer. Bu bitkiden elde edilen balın rengi
çok sarı olup tadı ve kokusu çok güzeldir. Bu bitkinin
ülkemizde doğal olarak ve geniş alanlarda
yetişmesi, ülkemiz arıcılığı açısından oldukça
önemli görülmektedir.
Kırklareli, Kocaeli, Zonguldak, Sinop, Ordu,
Trabzon, Erzurum, Kars ve Hatay’da doğal olarak
yetişen adaçayı bitkisinin balı açık sarı renktedir.
Tadı ve kokusu çok güzeldir. Adaçayı balı,
karakteristik kokusu ile diğer ballardan kolaylıkla
ayrılır. Bu balın kristalleşmesi oldukça yavaştır. Bir
dönüm adaçayı ekili alandan 6,5 kg bal alındığı
bildirilmiştir.
Ankara, Çankırı, Kastamonu, Bolu, Amasya,
Trabzon ve Kütahya’da doğal olarak yetişen kekik
bitkisin çiçeklenme dönemi Mayıs başından
Ağustos sonuna kadar devam eder. Kekik balı
açık altın sarısı renginde olup, tadı ve kokusu çok
güzeldir. Kekik balının enzim içeriği bakımından
zengin olduğu bildirilmiştir.
Zonguldak, Sinop, Amasya, Tokat, Gümüşhane,
Çoruh, Rize, Ağrı ve Kars’ta doğal olarak
yetişen naneden üretilen balın rengi koyu kahverengidir.
Güzel bir tadı ve nane aromasını
andıran bir kokusu vardır. Bu bitkinin balı diğer
ballardan kokusu ile hemen ayırt edilir. Nane balı
kristalleştiği zaman ince granüller oluşturur.
Özellikle Muğla ve Aydın yöresindeki çam
ormanları, çok yüksek bal verimi ile Türkiye’nin
en büyük bal deposudur. Bu salgı balı, fiyatının
uygunluğu ve hiç şekerlenmemesi gibi nedenlerden
dolayı büyük tüketim merkezlerinde oldukça
rağbet görmektedir. Marmaris yöresinin
çam balları sık düşen çiğler nedeniyle biraz daha
sulu ve lezzetli olmasına karşılık Fethiye yöresinin
çam ballarında su oranı daha düşük olup biraz
daha koyu kıvam ve renktedir.
Ege bölgesindeki çam türleri üzerinde bitki
özsuyu emerek yaşayan çam pamuklu biti, salgı
balı üretimi için ülkemizdeki en önemli kaynak
olup, bölgenin bal üretiminde büyük bir yeri vardır.
Bu böcek Büyükada, Heybeliada, İzmir, Denizli,
Edremit, Antalya ve Muğla yöresindeki kızılçam,
sarıçam ve fıstık çamı ağaçları üzerinde
yaşamaktadır. Her yıl binlerce arı yetiştiricisi kolonilerini
Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında
çam alanlarına götürerek önemli miktarda çam
balı üretmektedirler.
Burdur, Denizli ve Antalya’da yetiştiriciliği yapılan
anason bitkisinin çiçeklenme dönemi Temmuz
ve Ağustos aylarıdır. Nektarı oldukça bol
olan bu bitkiden elde edilen bal açık sarı olup,
tadı ve kokusu çok güzeldir.
Antalya, Mersin, Adana ve Hatay illerinde
iklimin elverişli olduğu yıllarda bol miktarda narenciye
balı üretilir. Nisan ayında çiçeklenen bu
bitkilerden elde edilen balın seçkin bir kokusu ve
tadı vardır. Özellikle portakaldan gelen nektar
akışı üç hafta kadar sürer ve bol miktarda olur.
Portakal balı açık sarı renkte ve akışkandır.
Akdeniz Bölgesinin diğer önemli bir kültür bitkisi
olan limonun balı açık sarı renkte olup, tadı
çok güzeldir. Balının bitkiye has bir kokusu vardır.
Bu bitki yörede portakaldan sonra önemli bir bal
kaynağıdır.
Pozantı yöresinin hayıt balları da tam anlamıyla
bal renginde olup, bunlar da bir süre
sonra şekerlenmektedir. Toros dağlarının yaylarından
elde edilen bu ballar yörede oldukça
tutulmaktadır.
Ege ve Akdeniz bölgesinde portakal, limon
ve mandalina tarımı yapılan bahçelerin
yanı sıra özellikle tırfıl ve korunga gibi yem bitkileri
ile tohum için yonca yetiştiriciliği yapılan
alanlardan da bol ve iyi kalitede bal almak
mümkündür.
Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde geniş çapta pamuk tarımı yapılmaktadır.
Bu bölgelerde üretilen, çabuk
fakat daha ince zerrecikler halinde şekerlenen
ve kendine özgü kokuya sahip olan pamuk
balları renklerinin açık oluşu ve kokusu
nedeniyle diğer ballarla karıştırılmak suretiyle
değerlendirilir. Çiçeklenme dönemi temmuz
ve ağustos ayları arasındadır. Balı açık sarı renktedir.
Kristalleştiği zaman balın rengi beyaz olur.
Bu bal orta kalite kabul edilmektedir.
Türkiye’de en çok Mersin ve Adana bölgesinde
bulunan, ancak İstanbul, İzmir, Antalya ve
Hatay’da da rastlanan okaliptus bitkisinin çiçeklenme
dönemi Nisan ve Mayıs ayları arasıdır. Balı
orta kalite olarak bilinmektedir. Balının odun kokusunu
andıran bir tadı vardır ve oldukça kıvamlıdır.
Kristalleşmesi yavaştır. Kristalleştiği zaman iri
tanecikler oluşturur.
Orta Anadolu’da olduğu gibi, fazla yüksek
olmayan bölgelerdeki çayır ve meralar arıcılık
için oldukça önemlidir. Meralar farklı yüksekliklerde
ortaya çıktıkları için genelde uzun bir çiçeklenme
dönemine sahiptirler. Buna bağlı olarak
arılar için çok önemli olan balözü ve çiçektozu
üretimi de uzun bir dönemde gerçekleşmiş olur
güzeldir. Kekik balının enzim içeriği bakımından
zengin olduğu bildirilmiştir.
Zonguldak, Sinop, Amasya, Tokat, Gümüşhane,
Çoruh, Rize, Ağrı ve Kars’ta doğal olarak
yetişen naneden üretilen balın rengi koyu kahverengidir.
Güzel bir tadı ve nane aromasını
andıran bir kokusu vardır. Bu bitkinin balı diğer
ballardan kokusu ile hemen ayırt edilir. Nane balı
kristalleştiği zaman ince granüller oluşturur.
Özellikle Muğla ve Aydın yöresindeki çam
ormanları, çok yüksek bal verimi ile Türkiye’nin
en büyük bal deposudur. Bu salgı balı, fiyatının
uygunluğu ve hiç şekerlenmemesi gibi nedenlerden
dolayı büyük tüketim merkezlerinde oldukça
rağbet görmektedir. Marmaris yöresinin
çam balları sık düşen çiğler nedeniyle biraz daha
sulu ve lezzetli olmasına karşılık Fethiye yöresinin
çam ballarında su oranı daha düşük olup biraz
daha koyu kıvam ve renktedir.
Ege bölgesindeki çam türleri üzerinde bitki
özsuyu emerek yaşayan çam pamuklu biti, salgı
balı üretimi için ülkemizdeki en önemli kaynak
olup, bölgenin bal üretiminde büyük bir yeri vardır.
Bu böcek Büyükada, Heybeliada, İzmir, Denizli,
Edremit, Antalya ve Muğla yöresindeki kızılçam,
sarıçam ve fıstık çamı ağaçları üzerinde
yaşamaktadır. Her yıl binlerce arı yetiştiricisi kolonilerini
Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında
çam alanlarına götürerek önemli miktarda çam
balı üretmektedirler.
Burdur, Denizli ve Antalya’da yetiştiriciliği yapılan
anason bitkisinin çiçeklenme dönemi Temmuz
ve Ağustos aylarıdır. Nektarı oldukça bol
olan bu bitkiden elde edilen bal açık sarı olup,
tadı ve kokusu çok güzeldir.
Antalya, Mersin, Adana ve Hatay illerinde
iklimin elverişli olduğu yıllarda bol miktarda narenciye
balı üretilir. Nisan ayında çiçeklenen bu
bitkilerden elde edilen balın seçkin bir kokusu ve
tadı vardır. Özellikle portakaldan gelen nektar
akışı üç hafta kadar sürer ve bol miktarda olur.
Portakal balı açık sarı renkte ve akışkandır.
Akdeniz Bölgesinin diğer önemli bir kültür bitkisi
olan limonun balı açık sarı renkte olup, tadı
çok güzeldir. Balının bitkiye has bir kokusu vardır.
Bu bitki yörede portakaldan sonra önemli bir bal
kaynağıdır.
Pozantı yöresinin hayıt balları da tam anlamıyla
bal renginde olup, bunlar da bir süre
sonra şekerlenmektedir. Toros dağlarının yaylarından
elde edilen bu ballar yörede oldukça
tutulmaktadır.
Ege ve Akdeniz bölgesinde portakal, limon
ve mandalina tarımı yapılan bahçelerin
yanı sıra özellikle tırfıl ve korunga gibi yem bitkileri
ile tohum için yonca yetiştiriciliği yapılan
alanlardan da bol ve iyi kalitede bal almak
mümkündür.
Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde geniş çapta pamuk tarımı yapılmaktadır.
Bu bölgelerde üretilen, çabuk
fakat daha ince zerrecikler halinde şekerlenen
ve kendine özgü kokuya sahip olan pamuk
balları renklerinin açık oluşu ve kokusu
nedeniyle diğer ballarla karıştırılmak suretiyle
değerlendirilir. Çiçeklenme dönemi temmuz
ve ağustos ayları arasındadır. Balı açık sarı renktedir.
Kristalleştiği zaman balın rengi beyaz olur.
Bu bal orta kalite kabul edilmektedir.
Türkiye’de en çok Mersin ve Adana bölgesinde
bulunan, ancak İstanbul, İzmir, Antalya ve
Hatay’da da rastlanan okaliptus bitkisinin çiçeklenme
dönemi Nisan ve Mayıs ayları arasıdır. Balı
orta kalite olarak bilinmektedir. Balının odun kokusunu
andıran bir tadı vardır ve oldukça kıvamlıdır.
Kristalleşmesi yavaştır. Kristalleştiği zaman iri
tanecikler oluşturur.
Orta Anadolu’da olduğu gibi, fazla yüksek
olmayan bölgelerdeki çayır ve meralar arıcılık
için oldukça önemlidir. Meralar farklı yüksekliklerde
ortaya çıktıkları için genelde uzun bir çiçeklenme
dönemine sahiptirler. Buna bağlı olarak
arılar için çok önemli olan balözü ve çiçektozu
üretimi de uzun bir dönemde gerçekleşmiş olur
Ancak kurak iklim nedeniyle bazı meralar
hem cılız olur hem de yeşilliğini fazla devam ettiremez.
Genellikle Haziran sonlarında sararmaya
başlayan bu meralarda sonbahar yağmurlarından
sonra tekrar yeşillenme görülür. Böyle yerlerde
arılar için bal yapma devresi oldukça kısadır.
Ayrıca bu tür otlaklardaki ballı bitkiler, otlayan
hayvanların üzerlerine basmaları sonucu balözü
yönünden değerlerini kaybederler.
Yaylaların bulunduğu yörelerimizde arıcılık
kendine uygun bir ortam bulmuştur Yurdumuzun
doğu bölgelerindeki Kars, Erzurum, Artvin,
Erzincan, Ağrı, Hakkâri (Şemdinli), Bitlis yaylaları
ile Orta Anadolu’da Kayseri, Sivas çevreleri
kaliteli bal üretilen yöreler olup balları iyi fiyata
alıcı bulabilmektedir. Ayrıca Doğu Karadeniz’in
Tokat ve Gümüşhane illerinde üretilen ballar da
değerlidir.
Ancak ülkemizin kuzey ve kuzeydoğu kesimlerinin
yüksekliklerinde bulunan bazı yaylalarımızda
Temmuz - Ağustos ayına kadar kar kalabilmektedir
Ayrıca bu yörelerimiz bol güneşli
günlerde bile günün büyük kısmında yoğun bir
sis tabakası ve yağmur altında kalmaktadır. Oldukça
sert olarak tanımlanabilecek bu iklim şartları,
arıların etkin şekilde çalışabilmesi için uygun
değildir. Diğer yandan yaylalarda bulunan çeşitli
yoğunluktaki bitki türleri genellikle havaların
arı faaliyetine izin verdiği dönemde biçildiklerinden
bu alanlardaki ballı bitkiler arılar tarafından
kesmen kullanılmaktadır. Bu nedenle de kovan
başına elde edilen bal üretimi oldukça düşük
düzeyde gerçekleşmektedir.
Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Kars, Kayseri,
Erzurum, Bitlis, Ağrı, Mersin ve Hakkâri’de doğal
olarak yetişen beyaz ballıbaba bitkisinin
nektar bezlerinin çiçeğin dip kısmında olması
nedeni ile arılar bu çiçeğin nektarından
yararlanmazlar. Arılar bu bitkiden sadece
polen toplarlar. Bitkinin çiçeklenme süresi
Mayıs başından Ağustos sonuna kadar devam
eder.
Van ve Hakkâri illeri arasındaki yöreler
ile Şanlıurfa – Diyarbakır arasındaki
Karacadağ’dan, o yörelerde oldukça sevilen
geven balı üretilmektedir. Çiçeklenme dönemi
yörede Haziran ayı sonuna kadar devam
eden geven bitkisinden elde edilen bal; kokusuz,
beyaza yakın açık renkli, kıvamlı ve su
oranı düşüktür. Geç kristalize olmasından dolayı
geven balı yöre tüccarları ve tüketicileri
tarafından tercih edilmektedir. Gevenin bal
kalitesi türüne göre farklılık göstermektedir. Bazı
geven türlerinin bal arıları için zehirli etki yaptığı
belirlenmiştir.
Ülkemizde geniş çapta hayvan yemi olarak
yararlanılan kır yoncası, Karadeniz ve
Akdeniz’den İç Anadolu’ya geçiş alanlarında
doğal olarak bulunmaktadır. Çiçeklenme dönemi
Nisan ve Ağustos ayları arası olan bu bitki;
aynı zamanda çok önemli bir nektar kaynağıdır.
Oldukça bol nektar içermektedir. Yeşilimsi sarı
renkte olan bu bitkinin balının tadı çok güzeldir
ve geç kristalleşir.
Taflan veya Karayemiş olarak bilinen bitki
tüm Karadeniz Bölgesinde yaygın olarak yetişmektedir.
Çiçeklenmesi Mart ayı içinde gerçeklenmektedir.
Bol polen ve nektar veren bu bitki
özellikle ilkbahar döneminde yavru gelişimi açısından
önemli polen verimine sahiptir. Ancak
balı çiçeği gibi hoş olmayan bir kokuya sahiptir.
Halk arasında zehirli olarak bilinen ve deli bal
olarak isimlendirilen orman gülü balları tüm Karadeniz
Bölgesinde üretilmektedir. Orman gülü
bitkisinin bol olduğu Batı ve Doğu Karadeniz bölgesinin
sahil ve yüksek kesimlerinde bal üretiminden
ziyade bal arısı populasyonunu geliştirmek,
balmumu, arı sütü ve oğul gibi diğer arı ürünlerinden
yararlanmak amacıyla arıcılık yapılabilir.
Kocaeli, Bolu, Kastamonu, İnebolu, Zonguldak,
Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’de yaygın olarak
yetişen bu bitkinin çiçeklenme zamanı Mayıs ve
Haziran ayları arasındadır. Ancak iklim koşullarına
ve bulunduğu yüksekliğe bağlı olarak Mart-
Ağustos arasında çiçeklenme gösterebilir. Bu
bitkiden üretilen balın hoş olmayan bir tadı ve
kokusu vardır. Balı koyu kahve
hem cılız olur hem de yeşilliğini fazla devam ettiremez.
Genellikle Haziran sonlarında sararmaya
başlayan bu meralarda sonbahar yağmurlarından
sonra tekrar yeşillenme görülür. Böyle yerlerde
arılar için bal yapma devresi oldukça kısadır.
Ayrıca bu tür otlaklardaki ballı bitkiler, otlayan
hayvanların üzerlerine basmaları sonucu balözü
yönünden değerlerini kaybederler.
Yaylaların bulunduğu yörelerimizde arıcılık
kendine uygun bir ortam bulmuştur Yurdumuzun
doğu bölgelerindeki Kars, Erzurum, Artvin,
Erzincan, Ağrı, Hakkâri (Şemdinli), Bitlis yaylaları
ile Orta Anadolu’da Kayseri, Sivas çevreleri
kaliteli bal üretilen yöreler olup balları iyi fiyata
alıcı bulabilmektedir. Ayrıca Doğu Karadeniz’in
Tokat ve Gümüşhane illerinde üretilen ballar da
değerlidir.
Ancak ülkemizin kuzey ve kuzeydoğu kesimlerinin
yüksekliklerinde bulunan bazı yaylalarımızda
Temmuz - Ağustos ayına kadar kar kalabilmektedir
Ayrıca bu yörelerimiz bol güneşli
günlerde bile günün büyük kısmında yoğun bir
sis tabakası ve yağmur altında kalmaktadır. Oldukça
sert olarak tanımlanabilecek bu iklim şartları,
arıların etkin şekilde çalışabilmesi için uygun
değildir. Diğer yandan yaylalarda bulunan çeşitli
yoğunluktaki bitki türleri genellikle havaların
arı faaliyetine izin verdiği dönemde biçildiklerinden
bu alanlardaki ballı bitkiler arılar tarafından
kesmen kullanılmaktadır. Bu nedenle de kovan
başına elde edilen bal üretimi oldukça düşük
düzeyde gerçekleşmektedir.
Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Kars, Kayseri,
Erzurum, Bitlis, Ağrı, Mersin ve Hakkâri’de doğal
olarak yetişen beyaz ballıbaba bitkisinin
nektar bezlerinin çiçeğin dip kısmında olması
nedeni ile arılar bu çiçeğin nektarından
yararlanmazlar. Arılar bu bitkiden sadece
polen toplarlar. Bitkinin çiçeklenme süresi
Mayıs başından Ağustos sonuna kadar devam
eder.
Van ve Hakkâri illeri arasındaki yöreler
ile Şanlıurfa – Diyarbakır arasındaki
Karacadağ’dan, o yörelerde oldukça sevilen
geven balı üretilmektedir. Çiçeklenme dönemi
yörede Haziran ayı sonuna kadar devam
eden geven bitkisinden elde edilen bal; kokusuz,
beyaza yakın açık renkli, kıvamlı ve su
oranı düşüktür. Geç kristalize olmasından dolayı
geven balı yöre tüccarları ve tüketicileri
tarafından tercih edilmektedir. Gevenin bal
kalitesi türüne göre farklılık göstermektedir. Bazı
geven türlerinin bal arıları için zehirli etki yaptığı
belirlenmiştir.
Ülkemizde geniş çapta hayvan yemi olarak
yararlanılan kır yoncası, Karadeniz ve
Akdeniz’den İç Anadolu’ya geçiş alanlarında
doğal olarak bulunmaktadır. Çiçeklenme dönemi
Nisan ve Ağustos ayları arası olan bu bitki;
aynı zamanda çok önemli bir nektar kaynağıdır.
Oldukça bol nektar içermektedir. Yeşilimsi sarı
renkte olan bu bitkinin balının tadı çok güzeldir
ve geç kristalleşir.
Taflan veya Karayemiş olarak bilinen bitki
tüm Karadeniz Bölgesinde yaygın olarak yetişmektedir.
Çiçeklenmesi Mart ayı içinde gerçeklenmektedir.
Bol polen ve nektar veren bu bitki
özellikle ilkbahar döneminde yavru gelişimi açısından
önemli polen verimine sahiptir. Ancak
balı çiçeği gibi hoş olmayan bir kokuya sahiptir.
Halk arasında zehirli olarak bilinen ve deli bal
olarak isimlendirilen orman gülü balları tüm Karadeniz
Bölgesinde üretilmektedir. Orman gülü
bitkisinin bol olduğu Batı ve Doğu Karadeniz bölgesinin
sahil ve yüksek kesimlerinde bal üretiminden
ziyade bal arısı populasyonunu geliştirmek,
balmumu, arı sütü ve oğul gibi diğer arı ürünlerinden
yararlanmak amacıyla arıcılık yapılabilir.
Kocaeli, Bolu, Kastamonu, İnebolu, Zonguldak,
Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’de yaygın olarak
yetişen bu bitkinin çiçeklenme zamanı Mayıs ve
Haziran ayları arasındadır. Ancak iklim koşullarına
ve bulunduğu yüksekliğe bağlı olarak Mart-
Ağustos arasında çiçeklenme gösterebilir. Bu
bitkiden üretilen balın hoş olmayan bir tadı ve
kokusu vardır. Balı koyu kahve
rengi renge sahip olup akışkandır. Bu balın kristalleşmesi
çok geç olmaktadır. Orman gülünden
üretilen balı yiyenlerde halsizlik, baş ağrısı, kusma
ve bilinç kaybı gözlenir. Bu balın zehirli olmasının
nedeni orman gülü bitkisinin nektarında andromedotoxin
alkoloidinin bulunmasıdır.
Orman Gülü kadar tehlikeli olmasa bile, diğer
bir zehirli bal kaynağı ise özellikle İzmit ve
Adapazarı yörelerinde şeytan elması olarak da
bilinen datura bitkisidir. Ayrıca tütüncülüğün gelişmiş
olduğu bölgelerde arılar tütün çiçeklerinden
de nektar toplarlar. Kristalleşmesi çok yavaş
olan bu balın tadı acımtırak nikotinimsi olduğu
için satışa gelmez sadece arılar için iyi bir kışlık
besindir. Tütün balının sofralık tüketimden çok sanayide
kullanılması tavsiye edilir.
Fındık alanlarında fındık kurdu, buğday alanlarında
süne ve kımıl, zeytin yetiştiriciliği yapılan
yörelerde zeytin sineği ile toplu zirai mücadele
yapılması nedeni ile anılan yörelerde arıcılığımız
çok gelişememiştir. Bu durum çeltik ve antepfıstığı
yetiştiriciliği yapılan yörelerimiz için de geçerlidir.
Diğer yandan şeker fabrikaları ile diğer endüstriyel
tesislerin yoğun olarak bulunduğu yörelerimizde
ise geniş pancar ziraatı ve ilaçlamaları
nedeniyle ancak ailelerin kendi ihtiyacını karşılamak
amacıyla arıcılık yapılabilmektedir.
Sonuç
Çeşitli bitki örtüsü ve farklı iklim bölgelerine
sahip olan ülkemizdeki bu doğal ekolojik zenginlik,
bir çok ülkeyi nektar ve polen veren bitkiler
bakımından gerçektenden de kıskandıracak
özelliktedir.
Sunulan bilgilerden anlaşılacağı gibi incelenen
bilimsel kaynaklara göre Türkiye, ballı bitkiler
açısından dünyanın en üstün floral potansiyeline
sahip ülkelerinden birisidir. Halen bu konudaki
bilgilerimize eklenecek yeni bitkiler konusunda
ayrıntılı çalışmaların sürdürülmesi ve bir yandan
da bu bitkilerin yayılış alanları, bal verimleri ve
potansiyellerinin saptanması çalışmalarına önem
verilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, bu zenginlikten tam anlamıyla
yararlanarak bal üretimini arttırabilmemiz için
arıcılarımız da bulunduğu yörede veya ülkenin
diğer bölgelerinde arıcılık için uygun, bol nektar
ve polen veren floral kaynakların arayışı içinde
olmalıdır. Bal arısı kolonileri, ballı bitkilerin çiçeklenme
dönemlerinde, belirlenen bu kaynaklara
taşınarak mutlaka gezginci arıcılık yapılmalıdır.
Böylece arıcılıkta verimliliği sınırlayan bitkisel koşullara
bağımlılık en aza indirilmiş olacağı gibi
bir arıcılık sezonunda birkaç kez bal hasadı da
mümkün olabilecektir.
Kaynaklar
Anonymous, 2000. Teknik Arıcılık El Kitabı. Sayfa
221–229. Ankara.
Ekim, T., 1987. Arıcılıkta Önem Taşıyan Bitkiler ve
Bunların Yurdumuzdaki Durumu. Türkiye 1. Arıcılık
Kongresi. TOK Bak. Yayın No: 154. Sayfa 53–64. Ankara.
Genç, F., 1993. Arıcılığın Temel Esasları (Ders Notu).
Atatürk Üniv. Zir. Fak. Yayın No: 149. Sayfa 138–185.
Erzurum.
Kayral, N., Kayral, G., 1983. Son Sistem Arıcılık. Sayfa
23–160. İstanbul.
Kayral, N., Kayral, G., 1989. Yeni Teknik Arıcılık. Sayfa
28–362. İstanbul.
Korkmaz, A., 2007. Arıcılık. Tarım İl Müdürlüğü Yayını.
Sayfa 3–4. Samsun.
Öder, E., 1999. Bazı Önemli Ballı Bitkiler. Hasad. Yıl
14, Sayı 167. Sayfa 48–51. İstanbul.
Sorkun, K., 1985. Türkiye’nin Önemli Nektar Kaynağı
Olan Kültür Bitkileri ve Bal Potansiyelleri. Türkiye II.
Teknik Arıcılık Kongresi. Sayfa 134–145. Ankara.
Sorkun, K., 1986. Ballı Bitkiler. Teknik Arıcılık. Sayı 7,
sayfa 28–29. Ankara.
Sönmez, R., 1967. Arıcılık. Ege Üniv. Zir. Fak. Yay. No:
125. Sayfa 11- 179. Bornova-İzmir.
Şekerden, Ö., Kılıç, M., Kaplan, Ü., Ö., 1992. Türkiye’de
Anzer Balı Üretim Bölgesinin Florası, Coğrafik ve İklimsel
Özellikleri İle Bu Şartlarda Arıcılığın Yapılma
Şekli.Doğu Anadolu Bölgesi I. Arıcılık Semineri. Sayfa
17- 29. Erzurum.
çok geç olmaktadır. Orman gülünden
üretilen balı yiyenlerde halsizlik, baş ağrısı, kusma
ve bilinç kaybı gözlenir. Bu balın zehirli olmasının
nedeni orman gülü bitkisinin nektarında andromedotoxin
alkoloidinin bulunmasıdır.
Orman Gülü kadar tehlikeli olmasa bile, diğer
bir zehirli bal kaynağı ise özellikle İzmit ve
Adapazarı yörelerinde şeytan elması olarak da
bilinen datura bitkisidir. Ayrıca tütüncülüğün gelişmiş
olduğu bölgelerde arılar tütün çiçeklerinden
de nektar toplarlar. Kristalleşmesi çok yavaş
olan bu balın tadı acımtırak nikotinimsi olduğu
için satışa gelmez sadece arılar için iyi bir kışlık
besindir. Tütün balının sofralık tüketimden çok sanayide
kullanılması tavsiye edilir.
Fındık alanlarında fındık kurdu, buğday alanlarında
süne ve kımıl, zeytin yetiştiriciliği yapılan
yörelerde zeytin sineği ile toplu zirai mücadele
yapılması nedeni ile anılan yörelerde arıcılığımız
çok gelişememiştir. Bu durum çeltik ve antepfıstığı
yetiştiriciliği yapılan yörelerimiz için de geçerlidir.
Diğer yandan şeker fabrikaları ile diğer endüstriyel
tesislerin yoğun olarak bulunduğu yörelerimizde
ise geniş pancar ziraatı ve ilaçlamaları
nedeniyle ancak ailelerin kendi ihtiyacını karşılamak
amacıyla arıcılık yapılabilmektedir.
Sonuç
Çeşitli bitki örtüsü ve farklı iklim bölgelerine
sahip olan ülkemizdeki bu doğal ekolojik zenginlik,
bir çok ülkeyi nektar ve polen veren bitkiler
bakımından gerçektenden de kıskandıracak
özelliktedir.
Sunulan bilgilerden anlaşılacağı gibi incelenen
bilimsel kaynaklara göre Türkiye, ballı bitkiler
açısından dünyanın en üstün floral potansiyeline
sahip ülkelerinden birisidir. Halen bu konudaki
bilgilerimize eklenecek yeni bitkiler konusunda
ayrıntılı çalışmaların sürdürülmesi ve bir yandan
da bu bitkilerin yayılış alanları, bal verimleri ve
potansiyellerinin saptanması çalışmalarına önem
verilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, bu zenginlikten tam anlamıyla
yararlanarak bal üretimini arttırabilmemiz için
arıcılarımız da bulunduğu yörede veya ülkenin
diğer bölgelerinde arıcılık için uygun, bol nektar
ve polen veren floral kaynakların arayışı içinde
olmalıdır. Bal arısı kolonileri, ballı bitkilerin çiçeklenme
dönemlerinde, belirlenen bu kaynaklara
taşınarak mutlaka gezginci arıcılık yapılmalıdır.
Böylece arıcılıkta verimliliği sınırlayan bitkisel koşullara
bağımlılık en aza indirilmiş olacağı gibi
bir arıcılık sezonunda birkaç kez bal hasadı da
mümkün olabilecektir.
Kaynaklar
Anonymous, 2000. Teknik Arıcılık El Kitabı. Sayfa
221–229. Ankara.
Ekim, T., 1987. Arıcılıkta Önem Taşıyan Bitkiler ve
Bunların Yurdumuzdaki Durumu. Türkiye 1. Arıcılık
Kongresi. TOK Bak. Yayın No: 154. Sayfa 53–64. Ankara.
Genç, F., 1993. Arıcılığın Temel Esasları (Ders Notu).
Atatürk Üniv. Zir. Fak. Yayın No: 149. Sayfa 138–185.
Erzurum.
Kayral, N., Kayral, G., 1983. Son Sistem Arıcılık. Sayfa
23–160. İstanbul.
Kayral, N., Kayral, G., 1989. Yeni Teknik Arıcılık. Sayfa
28–362. İstanbul.
Korkmaz, A., 2007. Arıcılık. Tarım İl Müdürlüğü Yayını.
Sayfa 3–4. Samsun.
Öder, E., 1999. Bazı Önemli Ballı Bitkiler. Hasad. Yıl
14, Sayı 167. Sayfa 48–51. İstanbul.
Sorkun, K., 1985. Türkiye’nin Önemli Nektar Kaynağı
Olan Kültür Bitkileri ve Bal Potansiyelleri. Türkiye II.
Teknik Arıcılık Kongresi. Sayfa 134–145. Ankara.
Sorkun, K., 1986. Ballı Bitkiler. Teknik Arıcılık. Sayı 7,
sayfa 28–29. Ankara.
Sönmez, R., 1967. Arıcılık. Ege Üniv. Zir. Fak. Yay. No:
125. Sayfa 11- 179. Bornova-İzmir.
Şekerden, Ö., Kılıç, M., Kaplan, Ü., Ö., 1992. Türkiye’de
Anzer Balı Üretim Bölgesinin Florası, Coğrafik ve İklimsel
Özellikleri İle Bu Şartlarda Arıcılığın Yapılma
Şekli.Doğu Anadolu Bölgesi I. Arıcılık Semineri. Sayfa
17- 29. Erzurum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder