12 Şubat 2013 Salı
ARI YETİŞTİRİCİLİĞİ
Arıcılık, Anadolu insanının bir geleneği olarak Ülkemizde çok eski dönemlerden beri yapıla
gelmektedir. Çok eski bir geçmişe sahip olmasına karşın arıcılığın gelişmesi bilim ve teknolojideki
ilerlemelere bağlı olarak son yüzyıllarda olmuştur. Bugünkü teknik anlamıyla, başlı başına tarımsal
bir uğraş ve üretim dalı olan arıcılık, belli amaçlar doğrultusunda "bal arılarını kullanabilme ve
yönetebilme sanatı" olarak tanımlanabilir. Diğer üretim dallarında da olduğu gibi arıcılıkta amaç en
az masrafla en yüksek gelirin sağlanmasıdır.
Teknik arıcılık ve başarı birbirine bağlı iki temel unsurdur. Bu iki temel unsurun düzeyi arıcılıktan
sağlanacak gelirin düzeyini belirler. Bilgi ve tecrübeye dayanmayan ve teknik uygulamaların
yapılmadığı bir arıcılıkta başarı ve gelirden bahsetmek imkansızdır. Profesyonelce yapılmayan,
sıradan ve eski usul bir arıcılık herkes tarafından yapılabilirken, teknik ve başarılı bir arıcılık ancak
bu konuda bilgi ve tecrübe sahibi kişilerce yapılabilir.
Bal arıları; bal, balmumu, arı sütü, arı zehiri, polen ve propolis gibi insan sağlığı ve beslenmesi
yönünden son derece değerli ürünleri üretmesi ve toplaması yanında doğal ve tarımı yapılan
bitkilerde sağladığı tozlaşma hizmetleri ile de doğal denge ve tarımsal üretimde hayati öneme
sahiptirler. Bu sebeple, bal arıları hem yukarıda sıralanan değerli ürünleri hem de bitkisel üretimde
ürün miktarının ve kalitesinin artırılması amacıyla tüm Dünya üzerinde kullanılmakta ve bal
arılarından önemli yararlar elde edilmektedir.
Arıcılık, bir tarım ülkesi olan ve nüfusunun yaklaşık yarısı köylerde yaşayan Ülkemiz için ayrı bir
önem arz eder. Toprağı olmayan veya az topraklı, orman içi ve kenarı köylerde yaşayan
vatandaşlara en kolay iş ve kazanç imkanı yaratmanın yolu arıcılıktan geçmektedir. Çünkü arıcılık;
toprağa bağımlı değildir, başlangıç için fazla sermayeye ihtiyaç duyulmadan bay-bayan, genç-yaşlı,
eğitimli-eğitimsiz gibi toplumun her bireyi tarafından yapılabilir ve bir yıl gibi kısa bir süre içinde
gelir getirmeye başlar. Bu özellikleri ve tarımda en ucuz istihdam yaratması nedeniyle arıcılık
günümüzün en önemli tarımsal faaliyetleri içinde yer almaktadır.
Diğer yandan, Ülkemizin çok zengin bir bitki örtüsüne ve farklı iklim kuşaklarına sahip oluşu
arıcılığımızın gelişmesine önemli katkılarda bulunmaktadır. Nitekim son 10 yılda kovan varlığımız ve
bal üretimimiz yaklaşık iki kat artarak sırasıyla 4 Milyona ve 63 bin tona ulaşmıştır. Ayrıca, Türkiye
hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından Dünyada 4. sırada bulunmaktadır ki bu da
oldukça olumlu bir gelişmedir. Yıllık bal ve balmumu üretimi, 2000 yılı üretim değerleri ve
fiyatlarıyla, ulusal ekonomimize 140 Katrilyon TL. civarında bir katkı sağlamıştır. Kovan başına bal
üretimi artırılarak bu katkı 2-3 kat artırılabilir. Arıcılığın bitkisel üretime olan katkıları da dikkate
alındığında bu faaliyetin ulusal ekonomiye olan toplam katkısının 500 Katrilyon civarında olduğu
tahmin edilmektedir.
Ülkemizde arıcılık yapanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Ancak, arıcılığa doğru bir şekilde
başlamak arıcılığın birinci önemli kuralıdır. Arıcılığa yeni başlayan bir kişi, birinci yılda 5-10 arasında
koloniye sahip olmalı ve tecrübeli bir arıcı ile birlikte çalışarak birinci yılını bilgi ve tecrübe kazanma
yılı olarak geçirmelidir. Bilgi ve tecrübe sahibi olunmadan daha fazla sayıda kolonilerle çalışmak
doğru değildir. Arı satın almanın en iyi zamanı erken ilkbahardır. Arı, ilkbaharda arı ve oğul satan
mahalli arıcılardan sağlanabileceği gibi yine arı satan özel veya kamu kurumlarından da
sağlanabilir. Arı veya arılı kovan (koloni) satın alınırken dikkat edilmesi gereken en kritik nokta
arıların hastalıksız olmasıdır. Bunun yanında kovanların, standart Langstroth kovanı şeklinde
yaptırılması veya satın alınması tavsiye edilir. Birinci yılda az sayıdaki kolonilerle belli bir bilgi ve
tecrübe kazanıldıktan sonra ilerki yıllarda kovan sayısı artırılmalıdır. Arıcılıktan belli bir kazanç elde
edilebilmesi için en az 50-60 koloniye sahip olunması gerekmektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder